İKİ, ÜÇ, BİR ÇOK ARJANTİN?

Jeremy Brecher ve Dennis Brutus

24 Ocak 2002

Uluslararası yatırımcılar , IMF, Dünya Bankası, G-7/8’ler ve bunların yarattıkları ve müttefikleri şeklinde ortaya çıkan bir “borç verenler karteli” aracılığıyla tüm dünyaya kendi iradelerini dayatmışlardır. Borç alan ülkelerin halklarına zalim ve yok edici politikaları empoze etmişlerdir. Borçlu hükümetleri kontrol eden seçkinler çoğu zaman yabancı yatırımcılarla ortaklaşa hareket etmiş ve kendilerini zenginleştirmişlerdir. Şimdi ise Arjantin halkı “Yeter!” demektedir.

Arjantinliler yalnız hareket ettiği sürece borç verenler karteli onların üzerine yeni zulümler dayatma gücüne sahip olacaktır ve böyle yapmaya da hazırlanmaktalar zaten. Ancak durumu tefecilerin aleyhine çevirmek için bir strateji mevcuttur.

Tüm dünyadan kitlesel organizasyonlar Ocak sonunda Porto Alegre, Brezilya’da buluşacaklar. Burada tüm dünyada duyulacak, şiddet içermeyen bir ateş yakma fırsatları olacak: Borç verenler karteline karşı global bir kampayanın başlatılması.

Borç verenlerin, belli başlı borçlulara bağımlı olduğu, kredi verenler arasında – borçlulardan sakladıkları – yaygın bir bilgidir. Eğer borçlular borçlarını ödeyemez veya ödemezse borç verenler ortalıkta kalıverecektir. Ancak bugünün borçlu ülkelerinin böyle bir bağımlılıktan faydalanabilmesinin yolu, her borçlu ülkenin problemlerine ayrı ayrı, kendisi ile alacaklı karteli arasındaki bir sorun gibi yaklaştığı mevcut durumdan çıkılması ile mümkün olacaktır. Tıpkı bir işçinin tek başınayken patrona karşı zayıf olup sendikalıyken, diğer işçilerle birlikte güç kazandığı gibi, borçlu ülkelerin uluslararası kreditörlerin hakimiletini sınırlamak için birlikte çalışmaları gerekiyor. Bir kere borçlu ülkeler alacaklılarına karşı - “borçlular karteli“ ifadesiyle özetlenen – birliktelikle hareket etmeye başladığında sonuç, global güç dağılımında radikal bir değişiklik şeklinde ortaya çıkabilir.

Borç ödemelerindeki kollektif bir moratoryum tehdidi, bir grevle eşdeğerde olacaktır. Şu an Arjantin’e gözdağı vermek amacıyla borçlu ülkelerin misillemerini engellemek için bir temel oluşturacaktır.

Tabi ki borçlu ülkelerin ve bunları kontrol eden elitlerin böylesi bir stratejiyi kendi inisiyatifleriyle ortaya koymaları ihtimal dışıdır. Ancak ülke halkları arasında global adalet hareketinin yükselişi ile birlikte neoliberalizmine karşı büyüyen karşı çıkış elitleri bu yönde sıkıştırmak veya onların yerine bunu gerçekleştirecek olanları geçirmek için yeni imkanlar yaratmaktadır. Işte herkesin ödünç alabileceği veya kendine adapte edebileceği bu stratejiyi kapsayan bir çözüm:

ÇÖZÜM:

1- Uluslar arası yatırımcılar IMF, Dünya Bankası, G7/8’ler ve bunların dalkavuklarından oluşan birleşik bir cephede hareket etmişlerdir. Ancak borçlu ülkelerin kendileriyle tek tek pazarlık etmelerini zorunlu koşmuşlardır.

2- Sonuç ise hem yoksul ülkeleri (“Az gelişmiş ülkeler”) hem de sanayileşmekte olan ülkeleri (“Yeni endüstrileşen ülkeler”) tahrip eden korkunç bir güç dengesizliği olmuştur.

3- Borçlu ülke hükümetleri ve elitleri yabancı yatırımcılarla kendi zenginlikleri için ortaklaşa hareket ederlerken, Arjantin göstermiştir ki toplumsal hareketler politikaların değişmesini sağlayabilmektedir. Ancak neoliberal politikaları terk eden hükümetler borç veren kartelin tahribata yol açıcı misilleme yapması tehdidiyle karşı karşıya kalmaktadır. Çözüm ise borçlu dayanışmasıdır.

4- Bizler, alacaklıların ve IMF, Dünya Bankası ve G7/8’ler de dahil olmak üzere bunları temsil edenlerin borçlu ülkelerle toplu olarak pazarlık etmesini kabul etmelerini talep etmekteyiz.

5- Bizler borçlu ülkelerin birlikte ve bu talebi dillendirecek toplumsal hareketlerle ortak bir cephe oluşturmaları yönünde kampanya yürüteceğiz.

6- Bizler, bu ülkelerin bu taleplerini borç ödemelerinde ortak bir moratoryum tehdidiyle desteklemeleri yönünde faaliyet göstereceğiz. Böyle bir moratoryum, kreditörler ve onların temsilcileri, toplumsal temsilcilerin danışmanlığındaki borçlu ülkelerle şu gündemle pazarlık masasına oturmaya razı olana dek devam edecektir:

Ihracat gelirlerinin borç ödemesi için talep edilebilecek yüzdesinin kısılması. Bu, borçlu ülkelerin, kendi halklarına hizmet etmek yerine borçlarını ödemelerine koşulmalarının önlenmesi için özellikle gereklidir.

Ülkeleri, dünya zenginlerine borç faizi ödemek yerine, kendi iç pazarlarını geliştirmekten, çiftçi ve işyerlerine kredi sağlamaktan ve kendi ekonomilerini geliştirmek için gerekli olan kaynakları kullanmaktan alıkoyan kredi koşullarının kaldırılması.

En fakir ülkelerin borçlarının affedilmesi.

Spekülatif sermayenin ülke içine ve dışına giriş-çıkışını kısıtlayan, ulusal olarak uygulanan sermaye kontrolleri için uluslararası destek sağlanması.

IMF ve diğer finansal kurumlarının güçlerinin azaltılması ve BM tarafından koordine edilen ve belirli bölgeleri ve sağlık, çevre gibi belirli işlevleri temsil eden, birbirleriyle örtüşen kuruluşların oluşturduğu bir sistemle yer değiştirmesi.

IMF’nin “kurtarma harekatlarının”, hem borçlu, hem de alacaklıların temsil edildiği ve yoksulların asgari insan onuru için gereken sosyal güvenlik ağlarını hesaba katacak tahkim heyetlerinin yer alacağı bir iflas mekanizması ile değiştirilmesi.

Uluslararası finansal volatilitenin azaltılması ve daha yoksul ülkeler için fon yaratılması amacıyla spekülatif “sıcak para” hareketleri üzerine uluslararası bir “Tobin vergisi” konması.

Böyle bir fikir zaten gündemdedir ve Güney-Güney zirvesi deklerasyonu ile “Güney’in ortaklaşa hareket etmesi gerekliliğine” ve “borçların reddedilmesi” gibi konularda stratejik bir ittifaka vurgu yapan Jübile Güney (Jubilee South) gibi gruplarca desteklenmektedir.

Benzer şekilde, Lusaka, Zambia’da buluşan 13 Afrika ülkesinden toplumsal organizasyonların temsilcileri “gayri-meşru borçların ödenmesinin toplu şekilde reddedilmesi” ve “liderlerimizin üzerinde bir Borçlular Karteli oluşturmaları için baskı yapılması” amacıyla “ülkelerin sınırlarını aşacak şekilde el ele vermemiz” çağrısında bulunmuşlardı.

Bu fikir, aynı zamanda lideri Lula’nın gelecek başkanlık seçimlerinin önde giden adayı olduğu Brezilya partisi PT’de de geniş şekilde tartışılmıştır.

Bir dahaki adım, böyle bir borçlu ülke işbirliğinin yerel ve ulusal hareket programlarına dahil edilmesi, yapısal uyum programlarına karşı çıkan kitlesel hareketlerin taleplerine eklenmesi ve bunu seçim kampanyalarına dahil ederek, IMF karşıtı olma iddiasındaki partilerden böyle bir uluslararası işbirliğine katılma taahhüdünde bulunmalarını talep etmek kadar basittir.

Böyle bir hareket aynı zamanda Kuzey’deki işçilere dogal bir bağlantı sağlamaktadır. IMF koşullulukları, Güney Kore, Brezilya ve Rusya gibi ülkeleri, imal edilmiş mallarını depresyon seviyesindeki ücretlere dayanan kelepir fiyatlarla ihraç etmeye zorlamıştır.

Bu durum, özellikle Amerikan imalat sanayinde kitlesel işten çıkarmalara ve işsizliğe büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Yapısal uyum tarzındaki politikalara karşı ortak bir saldırı ve Üçüncü Dünya’da iç talep güdümlü büyümenin desteklenmesi Birinci Dünya işçileriyle Üçüncü Dünya’daki bir dizi güç arasındaki güçlü bir ittifakın tabanı olarak işlev görebilir.

Ortaklaşa bir girişmle alınacak bir borçları ödememe kararının tehdidi bile finansal bir atom bombasıdır ve bu tehdidin savrulması global finansal ilişkilerin dinamiklerini kökten değiştirebilir.

Jeremy Brecher, Tim Costello ve Brendan Smith Globalization from Below: The Power of Solidarity (South End Press) adlı kitabın yazarı ve Global Village or Global Pillage? adlı video belgeselinin prodüktörleridir. Çalışmaları hakkında ayrıntılı bilgi için www.villageorpillage.org adresine bakınız

www.zmag.org adli siteden alinmistir.