Nisan 2004 / April 2004
„Çalışma ve Toplumsal Adalet Girişimi”
Son yıllar, ama özellikte sosyaldemokratlar tarafından yönetilen Federal Hükümetin son aylardaki politikası şunu göstermiştir: SPD temel esaslarından vazgeçmiştir.
1998 ve 2002 yıllarında verdiği seçim vaadleri önceki hükümetlerin neoliberal politikaları karşısında bir alternatif olduğunu göstermesinin aksine, SPD bugün sosyal kıyımın ve aşağıdan yukarıya olan dağılımın başaktörü haline gelmiştir.
Hiç birimiz, böylesine büyük sosyal geleneği olan bir partinin, güncel politik hedeflerinin bu partinin yüzyıllık esaslarını kaale almayan bir Şansölye seçme derneği haline dönüşeceğini beklemiyorduk. Reform politikaları alanındaki aktivitesinin ve istihdam politikalarındaki pasifliğinin temelini, toplumsal „modernizmi“ devlet görevi olarak misyonerce anlayışı oluşturmaktadır.
Parti büyüklerinin topluma bakışı, „resmî hükümet“ bakışıyla örtüşmektedir: kabuklanma, reform tıkanıklıkları, regülatif gelişme engelleri ve her tarafta toplumsal dinozorlar. Bu neoliberal bakış açısından bakıldığında, işsizlerin yüksek sosyal destekler sonucunda kötü koşullardaki işleri kabul etmeyecek derecede esnek olmamaları nedeniyle istihdamın durgunlaştığı görülmektedir.
Aynı şekilde yüksek kâr vergilerinin, şirketlerin yatırım yapmamalarına neden olduğu ileri sürülmektedir. Yaşam standardını güvence altına alacak yasal bir emkli aylığının eşit finansmanının, şirketleri „kötürüm edici toplumsal dayanışma korsesi“ içine soktuğu, aidat ödeyenleri malî piyasaların dinamiğinden uzak tuttuğunu ve finans şirketlerinin kârlı ticarî alanlara girmesinin önünü tıkadığını iddia etmektedirler.
Bu mantığa göre küreselleşme çağında ve sertleşen uluslararası rekabet ortamında olan bir toplumun ancak bu „gelişme engellerini“ aşması ve „reform tıkanıklığının“ çözülmesi durumunda „gelecek yetisi“ olabilir. Görüldüğü kadarıyla partinin içindeki büyük bi çoğunluk bu yaklaşımı kabullenmektedir.
SPD’nin son aylardaki hükümet politikalarını şu politikalar belirlemektedir:
- masif yatırım programları ve istihdamın olağan iş ilişkilerine dönüştürülmesi ile sürekli aktif bir istihdam politikası yerine işsizler üzerindeki baskıyı artıran ve toplamsal kalitesi olmayan bir ucuz ücret sektörünü hedefleyen bir istihdam piyasası politikası,
- varlıklıları ve şirketleri kamu işlerinin finansmanına makul bir biçimde katmak ve büyük varlıklar ile mirasların yeterli vergilendirilmelerini sağlamak yerine sosyal dengesi olmayan ve aşağıdan yukarıya olan masif bir dağılımı sağlayan bir vergi politikası,
- sosyal sistemlerimizin toplumsal açıdan adil bir yapılanmasını talep etmek yerine Almanya’daki sosyal güvenliğin eşit finansman sistemini şimdiye kadar olmamış bir biçimde zedeleyen bir emeklilik sigortası reformu,
- sağlık sistemimizin yüksek gelirlilerine yük getirme ve liyakatli eşi finansman sistemini yeni, dayanıklı ve daha geniş temellere oturtma yerine hastaların ve toplumdaki zayıfların yükünü çektiği bir sağlık politikası,
- bütün öğrenim kurumlarımızın daha iyi malî yapılanmasının sağlanmasıyla fırsat eşitliği ile iyileştirilmiş öğrenim olanaklarının yaratılması yerine elitleri teşvik eden ve üniversitelerin çoğunluğunu yoksullaştıran bir öğrenim politikası,
- grev hakkını 1998’de vaad edildiği gibi- güvence altına almak ve koalisyon özgürlüğünü kabullenmek yerine toplu sözleşme otonomisini salt „taktiksel“ açıdan savunan ve sendikaların toplu sözleşme kazanımlarını kendi kendilerine yok etmeleri için baskı uygulayan bir politika.
Ve öyle sanıyoruz ki bu gidişat daha durmayacak.
Parti başkanının değişmesine rağmen, son ayların yaklaşımları teyid edilerek, ufak „değişikliklerin“ yapılacağı ve seçim taktiği nedeniyle daha yavaş bir tempo ile yola devam edileceği açıklanmakta.
Biz bu yoldan gitmeyi reddediyoruz.
SPD’den ayrılanların sayısının artması ve son seçimlerde sosyaldemokrat spektrumdan hep daha az insanın seçimlere katılması şunu gösteriyor: yurttaşların bir çoğu politikaya sırtını dönmekte, SPD tarafından aldatıldığını, ama başka partiler tarafından da temsil edilmediğini düşünmektedirler. Bunun, demokrasimiz için bir tehlike yarattığına inanmaktayız.
Ancak seçime gitmemek ve içine kapanmak da bir çözüm değildir!
SPD’nin rota değişikliği nedeniyle de, toplumumuzun neoliberal yapılandırılmasına karşı olan bir siyasî grup olmadığından, siyasî angajman göstermek ve sosyal devletin savunulması için uğraş vermek istiyoruz.
Bizler, sosyal devletin korunması ve geliştirilmesi ve kamu işlerinin toplumsal açıdan adil bir şekilde finanse edilmesi isteyen her türlü siyasî güç ve kişilerden oluşacak bir birliktelik taraftarıyız.
Bir dahaki Federal Parlamento seçimleri için bu birliktelikten seçilebilecek bir toplumsal aternatif çıkabilir. Bu olasılığı kesinlikle göz önünde tutmaktayız.
Bu nedenle, sosyal devletin savunulması ve sosyal sistemlerimizin adil yapılanması için herkese açık bir birliktelik olarak „Çalışma ve Toplumsal Adalet Girişimini“ kurmaktayız.
Herkese birlikte çalışma çağrısı yapıyoruz!
Girişimimiz, herkese açıktır. Gerek etabile partilerin üyelerine, gerekse de partileri tarafından temsil edilmediklerini hisseden ve bu nedenle partilerinden istifa etmek isteyenlere. İlgi duyanlar: burayı tıklayın!
İlk imza verenler:
Klaus Ernst, Schweinfurt
Thomas Händel, Fürth
Anny Heike, Fürth
Gerd Lobodda, Nürnberg
Günther Schachner, Weilheim
Prof. Dr. Herbert Schui, Hamburg
Peter Vetter, Kempten