Nisan 2004 / April 2004
Siyaset protestodan etkilenmemiş görünüyor: Etkinlik daha nasıl sağlanacak?
Junge Welt gazetesinin ver.di sendikası Stuttgart Bölge Yöneticisi Bernd Riexinger ile yaptığı söyleşi.
Arnold Schölzel
Cumartesi (03.04.2004) günkü yürüyüşleri başarı olarak mı değerlendiriyorsunuz?
Tam bir başarıydı. Örneğin Stuttgart’ta 150 000 kişinin geleceğini hiç kimse beklemiyordu. Güney bölgesinde biz çok memnunuz.
Federal Hükümet hiç etkilenmemiş görünüyor.
En azından öyle görünüyor. Diğer yandan bundan çıkarılması gereken sonuç, hemen eylemlere devam etmektir. Eğer biz, bu parlamento dışı karşı hareketi sağlamlaştırabilirsek, başarılı da olabileceğiz. Bu yıl içerisinde birçok yerel ve eyalet seçimleri var.
Seçimlerde cezalandırmayı mı düşünüyorsunuz?
Hayır. Ben öncelikle parlamento dışı harekete güveniyorum. Elbetteki partiler sosyal hakları budadıkları için ödüllendirilmemeliler. Ben şimdi bunun seçimlerle hallolacağını söylemiyorum, ama hükümet ne kadar oy kaybederse o kadar çabuk baskı altına alınabilir. Ancak bu da eğer parlamento dışı bir hareket varsa olur.
Sendika yöneticileri bu değerlendirmeye biraz ikircikli yaklaşıyorlar. Burada da siyasette olduğu gibi bir sorun var mı?
Biz ver.di (Birleşik Hizmet Sektörü Sendikası) içerisinde, bu yürüyüş öncesi olduğu kadar bir gönüllü çalışmayı şimdiye kadar hiç görmedik. Bu noktadan devam etmek gerekiyor. Bunun hemen devam etmesi için bir karar almak zorundayız. İlk adım olarak bazı talepler üzerinde yoğunlaşmalı ve tek tek taleplerimizi kabul ettirebilmek için politik güç kazanmalıyız ya da en azından halkın belirgin bir çoğunluğunu harekete geçirebilmeliyiz.
Bunlar hangi talepler olabilir ki?
Birincisi: Paylaşım sorununa tipik bir örnek olduğu için, servet vergisi talebi. İkincisi: Doktorlarda ödenen muayenehane ücreti ve ilaçlara vb ödenen katkı paylarının ve daha da gelecek olanların geri alınması: Hastalık parası ve diş protezi gibi giderlerin ödenmesi. Üçüncüsü Hartz 4: Acil olarak işsizlik yardımının kaldırılmamasını talep etmeliyiz. Bu işletmelerde de yankı bulacaktır. İnsanlar, işsiz kalmaları durumunda, bir yıl sonra sosyal yardım alır hale gelecekleri için ücretler ve çalışma koşulları üzerindeki baskının arttığını görüyorlar. Ve dördüncüsü: Emekli maaşlarından kesintilere hayır! Eğer bunlar birleştirilebilir ve kampanya devam ettirilirse, işletmelerde eylemler yapılırsa, yön olarak bir politik hegemonya sağlanabilinir.
İkinci adım da Toplu İş Sözleşmesi hakkının savunulmasıdır. Sendikalar, karşı tarafın hedefine aldığı TİS hakkının korunması için bir kampanya başlatmalıdırlar. Burada ücretlerin ve maaşların azaltılması ve çalışma saatlerinin yükseltilmesi sözkonusudur.
Üçüncüsü ise, daha çok teorik- düşünsel anlamda, ancak yakıcı önemdedir: Bizi politik ve entellektüel olarak tekrar saldırı pozisyonuna getirecek, oturmuş bir alternatif programa gereksinmemiz var.
Böyle bir eğilim görüyor musunuz?
Bence evet, ver.di, IG Metall, ATTAC, sendika solu ve diğerlerince 14 ile 16 Mayısta Berlin’de yapılacak »Es geht auch anders«(Başka türlü de mümkündür!) Perspektif Kongresi, bu konuda bir tartışmayı sürdürmek ve daha da geniş bir temele oturtmak için doğru bir adımdır.
Bundan sonrası nasıl devam edecek, açık yürüyüşlerle mi yoksa işletmelerdeki eylemlerle mi?
Ben ikisinin de olması gerektiğini düşünüyorum. Protestolar iş yerlerine geri dönmek zorundadır, ama sadece oralara değil. Biz bunu burada, Stuttgart’ta, yürüyüşten önce gördük. Biz sadece iş yerlerinde değil, mahallelerde, yerleşim birimlerinde, tramvaylarda, otobüslerde de insanları harekete geçirdik. Ben büyük şansı kamusal alanın politik olarak zaptedilmesinde görüyorum. Medya tekelleriyle ve benzerleriyle rekabet edemeyiz.
İyimser misiniz?
Evet, Cumartesi gününün parlamento dışı direnişin gücünü artırıp, onu güçlendireceğine inanıyorum. Belki, şimdi bir de yeni bir politik oluşumun ayaklarının yere daha fazla basmasının şansı da vardır. Ben şimdiye kadar bir yürüyüşün ona katılmayanlarda da bu kadar büyük bir sempati uyandırdığını hiç yaşamamıştım. Galiba gerçekten birşeyler oluyor.
(Çeviri: Yüksel Dalyan, Özgür Radyo Kassel)
Kaynak: 06.04.2004 tarihli junge welt gazetesi