Haziran 2003 / Juni 2003

“Çekirdek Avrupa” aydını silkiniyor mu?

Avrupa aydını barikatlara!

Jürgen Habermas, Jacques Derrida, Richard Rorty, Umberto Eco, Adolf Muschg, Fernando Savater, Gianni Vattimo gibi Avrupa düşüncesinin önde gelen isimleri “öncü Avrupa” fikrini ülkelerinin en etkili gazetelerinde makaleler yayımlayarak işledi. Jürgen Habermas ile Jacques Derrida’nın öncülüğündeki bu “aydın kalkışması”, önce Avrupa Birliği’nin gelecekteki dış politikası üzerinde yoğunlaştı. Avrupa aydın tartışmasında, Türkiye’nin AB üyeliği ve çekirdek Avrupa karşısındaki rolü de yer aldı.

Osman ÇUTSAY

FRANKFURT– Avrupa aydını, ABD ve Bush politikalarına karşı harekete geçti. Geçtiğimiz hafta sonunda Avrupa’nın önde gelen gazetelerinde kaleme sarılan Jürgen Habermas, Jacques Derrida, Richard Rorty, Umberto Eco, Adolf Muschg, Fernando Savater, Gianni Vattimo gibi “isim sahibi aydınlar”, Avrupa Birliği’nin geleceği ve ABD karşısındaki Avrupa tutumları üzerine görüşlerini açıklamaya başladılar.

Birçok çevrede “Avrupa aydın tarihinde bir ilk” olarak tanımlanan bu girişim, Frankfurtlu filozof Jürgen Habermas’ın önayak olmasıyla başladı. Habermas, Fransız felsefeci Jacques Derrida ile birlikte Frankfurter Allgemeine Zeitung’un geçtiğimiz cumartesi günkü sayısında yayımladığı “Yenilenmemiz” başlıklı bir yazıda, Irak Savaşı sonrasında Avrupa’nın dünyadaki yeri ve rolünü yeniden tanımlaması gerektiğini anlattı. Irak Savaşı’nın Avrupa’nın birliğini beklenmedik bir sınavla karşı karşıya bıraktığını kaydeden Habermas ve Derrida’nın bu çıkışı, “Sekizler Mektubu” olarak anılan girişime bir yanıt olarak değerlendirildi. 31 Ocak 2003’te İngiltere ve İspanya’nın öncülüğünde bir araya gelen 8 AB üyesi ve adayı ülke, Amerikan dış politikasının desteklenmesini istemişti. Habermas ve Derrida şöyle yazdı:

“İki tarihi unutmamalıyız. Gazetelerin şaşkınlık içindeki okurlarını Bush’a sadakat ilanından haberdar ettiği günü. Bu sadakat ilanına İspanyol başbakanı savaş yanlısı Avrupa hükümetlerini diğer AB ortaklarına haber vermeden davet emişti. Ama bir diğer günü de, yani gösterici yığınların Londra, Roma, Madrid ve Barselona, Berlin ve Paris’te bu darbeye tepki gösterdiği 15 Şubat 2003 tarihini de unutmamalıyız.”

Habermas ve Derrida, Avrupa’nın dış politikasının yenilenmesi çağrısında bulunurken, bu yenilenmenin çekici bir kültürel “vizyon”a sahip olmadığının söylenemeyeceğini de vurguladılar. Dünyaca ünlü iki felsefeci, 15 Şubat tarihinin Avrupa kamuoyunun doğumuna yönelik bir sinyal olarak tarihe geçmesinin mümkün olduğunun da altını çizdi.

Habermas ve Derrida, bu girişimi gerekçelendirirken, Avrupalıları birbirine bağlayan şeyin, önce bir çekirdek Avrupa’da açıklığa kavuşturulması gerektiğine dikkat çektiler ve “Aydınlanmanın Avrupalı değerlerine dönüş” çağrısında bulundular. Bu talebin, 2004’teki yeni üyelerin katılımı öncesinde ve Türkiye’nin AB üyeliği için başvurusu çerçevesinde ne denli yakıcı olduğunu bildiklerine dikkat çeken iki ünlü yazar, “İleri gitmek, dışlamak demek değildir. Öncü nitelikteki çekirdek Avrupa, küçük Avrupa doğrultusunda kemikleştirilemez; çekirdek Avrupa -çok sık da rastlandığı gibi- lokomotif olmalıdır” diye yazdı.

Öte yandan Avrupa’nın önde gelen gazeteleri birbirleriyle bağlantılı olarak Habermas-Derrida makalesini tamamlayıcı nitelikteki yazılara yer verdiler. Habermas-Derrida’nın Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yayımlanan makalesine, Fransızların ünlü Liberation gazetesinde de, Derrida’nın isteği üzerine, yer verildi. İtalyanların etkili Republicca gazetesinde Umberto Eco’nun yazacağı bildirilirken, İsviçre’nin dünyaca ünlü gazetesi Neue Zürcher Zeitung, ülkenin önde gelen edebiyat ve düşünce adamlarından Adolf Muschg’un “Çekirdek Avrupa” başlıklı yazısına yer verdi. Richard Rorty’nin Habermas-Derrida yazısına doğrudan yanıt niteliğindeki “Aşağılanma ve Dayanışma” başlıklı yazısı Süddeustche Zeitung’da yer aldı. El Pais’te Fernando Savater, La Stampa’da da Gianni Vattimo’nun bu tartışmanın içinde yer aldığı gözlendi.

Avrupa aydınlanmasının temel değerleri üzerine ve ABD’nin Avrupa karşısındaki son tutumuna yönelik bu aydın tartışmasının, Batı medyasında hızla yayılması bekleniyor.