ABD Durdurulabilir

Mustafa YALÇINER

ABD saldırdı saldıracak. Bu gerçek. Bunun için tüm hazırlıklarını yapıyor. Kendi doğrudan hazırlıkları kadar gücünü dayatıp etkilediği, çıkarının ABD'nin desteklenmesini gerektirdiğini sanan güçlerin ABD ile uyumlu hazırlıkları da hızla sürüyor. ABD'nin kendi hazırlıklarını yapması anlaşılıyor. Petrolü istiyor. Enerji yollarının denetimini ele geçirmek istiyor. Olası rakipleri henüz kendisiyle kesin hesaplaşmaya girmekten kaçınırken, el koyabileceklerinin tümüne el koymak istiyor. Peki, Türkiye ve KDP, YNK gibi güçler niçin hazırlanıyorlar?

Saldırının genel çerçevesi çoktan belirlenmiştir, amacı ortadadır. Bu savaş bir Amerikan savaşıdır. Emperyalist ve haksız savaştır. Türkiye ve KDP, YNK gibi güçler; Amerikan saldırısına kendi çıkarları doğrultusunda mı katılacaklar? Bu savaşın yönünü ve nasıl gelişeceğini, Türkiye ya da KDP ve YNK gibi güçlerin çıkarları mı belirliyor, belirleyebilir mi?

İki grup gücü de, hem Türkiye'yi hem KDP ile YNK'yi ABD, kendi savaşına katmaktadır. Irak saldırısına katıldıklarında, her iki güç de, "kendi savaşları"nı yürütmüş olmayacaklar, ama Amerikan saldırısı içinde kendilerine biçilen rolü oynayacaklardır.

Her iki güç de, savaşın Amerikan savaşı olduğunu ve bu savaşta kendilerine belirli roller biçildiğini bilmektedir.

Türkiye, zarar göreceği bu savaştan kaçınamayacağı, kendisi için en iyi çözümün, engellenmesi mümkün olmayan Amerikan saldırısına katılarak, çıkarlarını saldırı kapsamında gerçekleştirmek olacağı düşüncesindedir. Dışında kalırsa, düzenlenecek saldırının ve sonuçlarının Türkiye açısından çok daha kötü olacağı saptamasını yapmaktadır. KDP ve YNK, başlangıçtaki bazı tereddütler bir yana, savaşa katılıp katılmamayı tartışmamaktadır bile. Hem Amerikan saldırısını kaçınılmaz bulmakta hem de dışında kalamayacağını düşünmekte, savaşın sonuçlarından yararlanmayı ummaktadır. Her iki grup gücün de Amerikan saldırısı karşısındaki yaklaşım ve pozisyonları, farklı amaçlara sahip olsalar bile, öz olarak benzer, hatta aynıdır.

Doğrudur, savaşa katılmaları durumunda, Amerikan iradesi belirleyici olacak, ne Türkiye ne de KDP ve YNK savaşın sonunda umduklarını bulamayacaklardır. Petrolse, ABD uğruna savaş açtığı petrolü kimseye kaptırmayacaktır. Etkinlikse, ABD'nin asıl peşinde olduğu etkinliktir; enerji kaynak ve yollarını kendi iradesine bağlamaktır ve başkalarına ancak kendi planlarına uygun "destek üssü" olma hakkı tanıyacaktır.

Türklerin ve Kürtlerin çıkarı ise ABD'nin destek üssü olmak ve Irak'la sınırlı olmayan saldırganlık batağında kaybolmakta olamaz. Bu çıkar, egemen bir halk olabilmekte, kendi kaderini özgürce tayin edebilmekte ve kardeşliktedir. Tüm bunlara saldıran ABD'nin peşinde bu çıkarın gerçekleşebilmesi olanaksızdır.

Geriye, saldırının kaçınılmazlığı fikri kalmaktadır ki, ABD ile işbirliği halinde çıkarlarını gerçekleştirme tutumunun dayandırıldığı asıl çarpıtma buradadır. İşbirliği halinde ABD'nin sözünden dışarı çıkılamaz; ancak saldırganlığına karşı çıkılıp cesaretlendirilmesinden vazgeçilmesi durumunda ABD'nin işi çok zordur. Türklerin ve Kürtlerin, Türkiye'nin ve KDP ile YNK'nın karşı çıkması durumunda, Amerikan saldırısı durdurulabilir.

ABD her halükarda saldıracaksa ve saldırısı engellenemezse, durdurulamaz bir "dev güç" ise, neden stratejik üslere ihtiyaç duyuyor? Neden Türkiye ve KDP ile YNK'nın desteği için uğraşıyor? Sadece işini kolaylaştırmak için mi? Böyle olsa bile, işi zorlaştırılarak engellenmeye çalışılması doğru tutum olacaktır.

Eğer yeterli karşı güçler oluşturulup bir araya getirilebilirse, saldırı durdurulabilir. ABD, evet başka koşullarda, ama Vietnam'da yenilmiştir. Bu macera ona pahalıya patlamıştır. Şimdi, henüz savaş başlamadan, bir milyon kişilik gösterilerin yapıldığı ABD'nin, tek başına ve on binlerce Amerikan askerinin ölümüne neden olacak bir saldırıyı göze alabilmesi kolay değildir. ABD'nin yanında, Türklerle Kürtlerin tümden karşı çıkmaları durumunda, yalnızca İsrail kalacaktır. Yeter mi? Bu koşullarda ABD'nin en azından bir kara savaşını sürdürebilmesi neredeyse bütünüyle mümkün olmaktan çıkacaktır.

Ve tersinden düşünelim: Desteklenmesi durumunda, Diyarbakır ve Süleymaniye ile Erbil'de, Musul ve Kerkük'te dalgalanacak Amerikan bayrakları, hangi Türkü ve hangi Kürdü onurlandırır? Diyarbakır ve komşu illeriyle Kuzey Irak'ın yeni Olağanüstü Hal bölgeleri olması, Türk ve Kürt ezilenlerinin işine gelir mi?

Şimdi özgürlük ve demokrasi mücadelesi ile savaşa karşı mücadele dolaysızca birleşmiştir. Bu mücadele, saldırıyı durdurabileceği gibi, özgürlük ve demokrasi için atılmış dev bir adım olacaktır. Türkiye ve Irak'ın, özel olarak Kuzey Irak'ın özgürleşmesinin yolu bugün saldırının durdurulması için en geniş güçlerin birleştirilmesinden geçiyor.

mustafayalciner@yahoo.com