ABD’nin, 11 Eylül olayından bu yana başlattığı savaş çığırtkanlığı, Afganistan üzerinden başlamış Irak hedefi ile hiç ara vermeden bugüne kadar gelmiş bulunmaktadır. ABD, düşüş göstren ekonomisinin büyük çapta petrol ve silah sektöründen oluşması nedeni ile başlatacağı saldırı ile bu sektörleri hareketlendirerek ekonomisini kurtarmanın ve dünyaya hakim olmanın hesabını yapmaktadır.
Dünyaya hakim olma hesabı ile denenmedik yöntem bırakmayan ABD, Afganistan saldırısı ile Orta Asya’ya konuşlanmış bölgede kurduğu üsler ile yayılmanın altyapısını oluşturmuştur. Bu yayılmayı daha da genişletmek için Irak saldırısı ile Ortadoğu ile devam ettirme girişimi içindedir.
Başta ABD halkı olmak üzere bu saldırıyı kabul etmeyen dünya halkına karşı kendini haklı göstermek için Irak’ı kimyasal ve biyolojik silah üretmekle suçlamış, Birleşmiş Milletler’den (BM) Irak’ın denetlenmesi kararı çıkarttırmıştır. Bu denetlemelerde, Irak Başkanlık Sarayı’na kadar girilmesine rağmen herhangi bir ip ucu bulunamamıştır. Denetimler devam ederken, BM kararı beklenmeden saldırı için, başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerle pazarlıklar hızla devam etmektedir. Bu da şu anlama gelmekte; karar ne olursa olsun saldırı gerçekleşecektir.
Irak’ın BM’ye sunmuş olduğu on iki bin sayfalık silah raporunun sekiz bin sayfasının ABD tarafından bir operasyonla yürütülmesi, kalan dört bin sayfasının Güvenlik Konseyi’ne sunulması; ABD’nin bu saldırıyı gerçekleştirmek için her türlü ahlaksızlığı yapacağını göstermektedir.
Savaş diye adlandırılan bu saldırıda ABD başta olmak üzere emperyalistlerin bölgeyi kan gölüne çevirmesinin portresi,başta Türkiye olmak üzere bölge için tam bir felakettir.
Bu saldırıda;
· Başta Türkiye olmak üzere bölgede sivil ve asker yüzbinlerce kişi ölecek
· Bölgeden milyonlarca insan göç edecek, komşu ülkeler bu göçü karşılayacak durumda olmadığından, göç edenler tam bir sefalet yaşayacak, açlıktan ve hastalıktan binlerce, belki milyonlarca insan ölecek
· Yaşam boyu devam edebilecek psikolojik ve fiziki sakatlıklara yol açacaktır
· Bölge ülkeleri, ekonomik olarak tam bir çöküntü yaşayacak
· ABD, bölgede konuşlanmayı genişletecek, bölge ve dünya için bir tehdit olmayı daha da güçlendirecektir
· Ortadoğu’daki savaşı genişletip bölge ülkeleri bir birine saldırtacaktır
· Ülkemizde yaşanan ekonomik krizi daha da derinleştirecek, halkı açlıkla karşı karşıya bırakacaktır
Bölgedeki hava alanları ve bölgeye yakın limanlar tam işgal altına alınacaktır.
Olası portrenin daha da genişlemesi mümkündür. Bu saldırıdan çıkarı olan ABD ve diğer emperyalistler, bölgeden pay almanın hesabı içindedir. Ancak Türkiye’nin burdan herhangi bir çıkarı olması mümkün değildir.Yoksul halkın oyunu alarak, sermaye hükümeti kuran AKP, bu kirli savaşta kan üzerinden pazarlıktan öteye gidememiştir.Kötü olan ekonomiyi kurtarmanın yolu olarak birkaç milyon dolar için ABD’nin bu kirli oyununa alet olmanın hesabını nasıl vereceğini düşünmemektedir.
1990 yılındaki Körfez savaşının sonuçları orta yerde dururken ve o savaşın sancıları hâlâ devam ederken, yeni bir maceraya girmek, ülkemiz için tam bir yıkım olacaktır. Özal’ın devamı olan AKP hükümeti de “bir koyup üç alma” hesabı ile girdiği bu pazarlıkta, oyunu aldığı milyonlarca insanı büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştır.
Çıkardığı yasalarla sermaye çevresine çeşitli avantajlar sağlanmakta, halkın kaynaklarını talan eden vurgunculardan hesap sorulmamaktadır. Kaynak olarak savaşa girilmesi karşılığında alacağı ABD yardımına umut bağlamak tam bir teslimiyet ve acizliktir. Seçimler üzerinden henüz yaklaşık iki ay, hükümetin kurulması üzerinden yaklaşık bir ay geçmiş olmasına rağmen, göstermiştir ki; bu hükümet halkı temsil etmeyecektir.
Dünyaya, demokrasi ve insan hakları dersi veren ABD, kendi çıkarları uğruna insanların yaşam haklarını elinden alabilecek operasyonlardan kaçınmamaktadır. Bu operasyonun gerçekleşmemsi için, kapalı kapılar arkasında kirli pazarlıklar hemen terk edilmeli, ABD’nin kirli emellerine alet olunmamalıdır.
Aksi halde savaşın yaratacağı sonuç, telafisi güç ağır bir porte olacaktır.