NATO Irak'taki Gelişmelere Göre Şekillenecek
"NATO, ya ABD oldu bittilerinin pasif destekçisi ya da Avrupa ülkelerinin dünya üzerindeki vurucu gücü olur" diyen siyaset bilimci-yazar Haluk Gerger, NATO üyesi ülkelerin "savaş başlamadan destek vermeyiz" kararını değerlendirdi.
BİA Haber Merkezi 19/02/2003 Özge GÖZKE
BİA (İstanbul) - NATO (Kuzey Atlantik Paktı Teşkilatı) üyesi ülkelerin olası Irak savaşı operasyonunda Türkiye'ye destek vermesi konusunda yaşanan görüş ayrılığını değerlendiren Siyaset Bilimci Yazar Doç. Dr. Haluk Gerger, "Kararın asıl amacı Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) tek yanlı karar almasına karşı çıkmaktır" dedi.
Gerger, soğuk savaş sonrası NATO'nun işlevi ve Fransa, Almanya, Belçika ve Lüksemburg'un Türkiye'ye yardım konusundaki tavrını değiştirmesiyle ilgili sorularımızı yanıtladı.
Soğuk Savaşın sona ermesinden sonra NATO nasıl bir işlev kazandı?
NATO Soğuk Savaş döneminde de başta ABD olmak üzere Batı ittifakının Sovyetler Birliği'ni kuşatma amacının parçasıydı. Sermayenin uluslararalılaşmasını politik askeri altyapısını oluşturma sürecinde hukuk normları ve altyapı oluşmadığı için ABD çeşitli ülkelere "de facto", fiilen müdahale etmeye başladı. Bunu yaparken de Birleşmiş Milletler (BM), NATO gibi aslında başka bir düzenin kurumlarını, kuruluş anlaşmalarına aykırı bir biçimde kullanmaya başladı.
ABD'nin Somali, Bosna, Kosova ya da Körfez bölgesi gibi yerlere müdahalesi giderek benimsenmeye başlandı. Fiili güç dengesi bakımından ABD bunu karşılayacak nitelikteydi. Bu kimi zaman insani yardım adı altında kimi zamanda o ülkelere demokrasiyi getirmek adı altına yapılan müdahalelerdi.
Yalnız bu müdahalelerin kurumlarını oluşturmak kolay değildi. BM, son Irak krizinde olduğu gibi sorun yaratabilirdi. NATO'nun 50. kuruluş yıldönümünde ve daha sonra Lizbon'daki toplantıda NATO bünyesinde bir müdahale gücü oluşturuldu. Ama burada bir başka sorun ortaya çıktı. ABD bu müdahaleci konumunu tek yanlı yapmak istiyordu.
Ancak ABD'nin esas olarak Avrupalı müttefikleri, yeni dünya düzeninde dünyayı ortaklaşa sömürerek yönetmenin mümkün olduğunu düşünüyorlar. Oysa ABD bunu tek yanlı yapıyor ve NATO üyelerinden yalnızca lojistik ve mali destek istiyor.
NATO üyesi ülkelerin ABD'nin bu tavrına olası Irak operasyonu öncesi tepki vermesinin nedeni nedir?
ABD kendi kullandığı petrolün yüzde 41'ini kendi çıkarıyor. Ortadoğu petrolüne bağımlılığı ise yüzde 20 -25 Bu oran Avrupa için yüzde 60, Japonya için yüzde 80'lerde. Özellikle Fransa ve Rusya, Irak'la yaptıkları petrol anlaşmalarının ellerinden gitmesinden korkuyor.
Yani sanayileşmiş büyük ülkeler arasında Ortadoğu petrolüne en az bağımlı olan ABD, ama bölgeyi kalıcı ve askeri varlığıyla kontrol etmeyi planlıyor. Avrupa ülkelerin, hem tek yanlı bir kontrol, hem de Irak'ta sadece güce dayalı bir yöntemin ters tepebilmesi nedeniyle çekinceleri var.
NATO bir yandan Batı'nın müdahaleciliğinin silahlı aracına dönüştürülmek isteniyor, öte yandan da ABD tek yanlılığı önünde bir ayak bağı olarak ortaya çıkıyor. Yani bir tarafıyla NATO önem kazanırken, bu anlaşmazlıklar nedeniyle ABD'nin kendi başına karar alması nedeniyle işlev kaybediyor.
NATO üyesi ülkeler ABD'nin saldırı planını nasıl yorumluyor?
NATO'da alınan kararlar, hukuki kararlardan çok politik. NATO üyeleri saldırıya uğrayan ülkelere yardım etme yükümlüğünü baştan kabul ediyor. Ancak Türkiye NATO'nun kabul ettiği "saldırıya uğrayan bölgeler" tanımını fiilen genişletiyor. Üye ülkeler Türkiye'ye yardım için Ortadoğu ya da Körfez'deki savaşa katılmak zorunda kalacak. Zamanında Türkiye'nin üyeliğini istemeyen ülkelerin şimdiki çekinceleri de bu.
Son olayda bazı ülkelerin "savaş olmadan destek sağlamayız" kararı savaşa karşı mı ABD'nin karar alma şekline mi karşıydı?
Aslolan ABD'nin tek yanlılığına ve saldırgan tavrına karşı çıkmak. Savaş başlamadan, başlamış gibi Türkiye'ye yapılacak yardım kararına veto bu ülkelerin Birleşmiş Milletler'den bir karar çıkmamışken kamuoyuyla da ve kendileriyle çelişmemesi için yaptığı söylenebilir.
Ama ABD ya da Türkiye gibi ülkelerin böyle uluslararası hukukun incelikleriyle uğraşacak halleri yok. Bunun için de böyle ilkesel ve somut olaya ilişkin çatışma çıkıyor aralarında.
Ancak savaş durumunda mali yardım ya da Patriot füzesi gönderme gibi pasif de olsa bir yardımda bulunacaklardır. Almanya'da ABD'nin baskısı sonucu Türkiye'ye yardım kararı verdi. İtalya ve İspanya'daki sağcı hükümetlerin desteğine rağmen savaşa karşı muhalefet var. Ancak bu kararları etkilemiyor.
ABD Nato'yu kendine bir yük görüyor ama NATO üyelerinden yalnızca savaş açma kararı için kamuoyu oluşturma ve savaşın mali ve askeri yükünü paylaşmak için destek istiyor. Tek tek üye ülkeler üzerinde baskı kurarak toplu mekanizmaları atlamak istiyor.
NATO'nun gelecekteki işlevi ne olacak?
İki şey olabilir, ya ABD oldu bittilerinin pasif destekçisi durumuna düşer ve işlevsizleşir, ya da ABD hukuk tanımaz saldırganlığının bir yerinde sıkışır ve NATO'nun gücü artar, ABD Avrupa ülkelerine danışmak zorunda kalır.
Bu da Avrupalı ülkelerin dünya siyasetini belirlenmesi üzerindeki etkilerinin artması, yani bu emperyalist ülkelere dünyayı ortaklaşa idare etmesi anlamına gelir. NATO da bu ülkelerin vurucu gücü olarak önem kazanır.
AB ülkeleri askeri anlamda birlik oluşturmaya çalışıyor ama bunun maliyeti ve kendi içinde yaratacağı sorunlar var. Onun için NATO her iki taraf için de denge noktasıydı.
Sonuç olarak NATO, ABD ve NATO üyesi müttefiklerinin arasındaki dengenin nasıl değişeceğine bağlı olarak şekillenecek. (ÖG/BB)
|