Almanya’nın yeni umudu; hastalar, yaşlılar ve işsizler

Fulya Canşen

Başbakan Gerhard Schröder haftanın son günü yaptığı hükümet açıklamasıyla kafam biraz daha karıştı. Sosyal Demokrat Başbakan, ülkeyi içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkarmak için Bismark’ın bir asır önce kurduğu sosyal devletin temellerini sarsmaya çalışıyor. “Kriz dönemindeyiz, uluslararası durum dramatik, ama Alman askerleri Irak’a gitmeyecek.” sözleriyle başladığı, “Barış ve Değişim için Cesaret” adlı konuşmasında yine savaş karşıtı siyasetiyle prim yapmaya çalışan Schröder, sık sık dayanışma çağrısında bulundu. Ben artık ne bu çağrının ne de savaş karşıtlığının başbakanı kurtaracağına pek inanmıyorum. Sosyal Demokrat Yeşiller Hükümeti’nin Başbakan tarafından hem de Almanya’yı AB’nin gelişmesinde zirveye taşıyacak 2010 Ajandası seklinde sunulan reform paketi, gerçekten yaşlı, hasta ve issizlerin üzerindeki yükü arttırmayı hedefliyor. Bundan böyle işsizlik parasının, ki bu işsizlik sigortasına aidatlarını ödeyenlerin hakettikleri bir para, süresi azaltılacak, issizlik yardımı, bu da issizlik parası bittikten sonra, biraz daha düşürülerek verilen bir miktar, sosyal yardim düzeyine düşürülecek. Sosyal yardım ise insanların asgari yasama düzeyini sağlayabilecek şekilde ödenen bir maaş. Yine hükümetin reform planına göre, hastalık halinde resmi sigortalardan alınan hastalık parası kaldırılacak, bu hizmetten yararlanmak isteyenler, sağlıklıyken bunun için ek bir aidat ödeyecekler. Emeklilik reformu çalışmaları daha doğrusu emeklilik maaşını indirme çalışmaları da sürüyor. Tabii bir de küçük ölçekli firmalar bundan böyle daha kolay işçi çıkarabilecekler, ayrıca girişimci olmak isteyenleri engelleyen bazı yasalar da yumuşatılıyor. Sendikaların oylarıyla iktidara gelen Başbakan Schröder, iktidara geldiğinden bu yana işveren, işçi ve hükümetin işbirliğini öngören “İş için İttifak” adini verdiği projesini gerçekleştiremeyince özellikle sendikalara fena halde kızmış olmalı ki, neredeyse hızını alamayıp toplu sözleşme uygulamasını bile gözden çıkaracaktı.

Bunun yerine Schröder, hem iş hem de işveren kesimine, “bundan böyle ücretler konusunda kolay anlasın, anlaşamazsanız yasalarla müdahale ederim” tehdidinde bulundu. Schröder bundan böyle istihdamı, yani artacak işsizliği düşünerek şirket kurtarma operasyonlarına girişmeyeceği sinyalini de verdi.

Federal Almanya’da bir asırdır varolan sosyal devlet yıkılıyor. Hem de sosyal demokratlar tarafından. Oysa ne garip, muhafazakar lider Kohl döneminde issizlik parasına kısıtlama getirilmesi tartışılırken sosyal demokratlar arslan kesilmişlerdi, simdi yine muhafazakarların getirdiği 55 yaşın üstündeki işsizlere daha uzun yardım edilmesi uygulamasını sosyal demokratlar ortadan kaldırıyor. Peki sosyal devletin yıkılmasından en çok çıkar sağlayacak işverenler memnun mu Başbakan Schröder’in planlarından? Hayır.

Sanayiciler Birliği Başkanı Michael Rogowski Schröder’i girişiminden dolayı övdü ama, toplu sözleşme pazarlıklarında müdahale etme uygulamasına dikkat çekerek “Gordiyon düğümünü gevşetti ama çözemedi” demeyi de ihmal etmedi. işverenler son yıllarda para harcamaktan kaçıyor ve hükümete reform yapmazsa yatırımları ülke dışında tutacağı tehdidinde bulunuyor. Bunun en güzel örneği Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan gibi Almanya’nın arka bahçesi haline getirilen AB aday ülkelerindeki yatırımlar ve oralarda kullanılan ucuz işgücü. Ya sendikalar? Yıllardır kendini yenilemek konusunda kaplumbağa misali ilerleyen ve %30 oranında üye kaybeden, hele gençleri safına hiç çekemeyen sendikalar da ateş püskürüyor. Kısaca, sendikalar, eski düzenin korunması yolunda caba harcar, hükümetin önünde dururken, işverenler daha fazlasını istiyor, muhafazakarlar da öyle. Muhafazakar Parti Lideri Angela Merkel, başbakanın reformlarını yetersiz bulmasına rağmen gecen Eyalet seçimlerinde söz verdikleri gibi uzlaşmacı ve birleştirici bir tavır içinde olacaklarını söyledi. Söyledi söylemesine de, Başbakan Gerhard Schröder hükümet açıklamasını yaparken, işverenlere verilen vergi subvansiyonlarını kaldırmayı öngören yasa taslağını Eyalet Temsilciler Meclisi’nde gözünü kırpmadan reddetti.

Peki muhalefetin somut bir reform taslağı var mi? Yook. Bence Almanya’da bütün partiler neoliberalleşmeye çalışıyor, bu nedenle de ülkede bir karışıklık hakim. Tabii bu ne kadar sürer bilinmez. Çünkü işin içinde insanlar var. Hastalar, yaşlılar ve issizler var. Önümüzdeki 50 yıl içinde göçmen kabul etmezse Alman halkı giderek yaşlanacak. İşsizlik 4,7 milyonu buldu. Bunlar kayıtlı olanlar, kayıtsızlar, gizli işsizler var. Benim de önüm arkam, sağım solum issiz, Çünkü Türkler’in en yoğun olarak oturduğu Kreuzberg semtinde yaşıyorum. Arkadaşlarım, en çok tehdit altında olan sosyal islerde çalışıyorlar. Ben işsiz kalırsam vatana dönerim diye düşünüyorum, malum biz de sosyal devlet hala aile, ya Almanlar?

Yazımın baslığını bir gazeteden almıştım, bir başka gazetede de su satırları okudum içim sızladı. “Sosyal devlet, tıpkı Deutsche Mark gibi Alman halkının kimliğinin çok önemli bir parçası. Sosyal devlet Alman halkının vatanı.”

Vatansız kalan Almanlar’ın vatanını terkedip gelenlere bundan sonra daha sıcak bakmayacakları malum. Yine bir sinir savaşı yaşayacağız demektir. Pazar Pazar, bizim sıkıntılarınızla içinizi karartmayayayim. Sizin derdiniz daha büyük, savaş kapıda. Yine de bir son cümle:

Bismark’ın sosyal devleti, aslında sosyal demokrasiyi bitirmek için kurduğu söylenir, şimdi sosyal demokrasinin sosyal devleti yıkmaya çalışması garip bir tecelli. Yıkıntılar arasında sadece sosyal demokratlar değil, sosyal ve ekonomik olarak zayıf sınıfların kalacak olması ihtimaliyse düşündürücü.

Kaynak : ntvmsnbc