Başka politikacılar bu konferansı birliktelik sinyali olarak algılıyorlar.
Bunun hangi bölgekonferansı olduğunu bilmiyorum. Sorun zaten kavga etmek değil, sorun SPD içerisinde toplumun vekâletinde bir tartışma sürdürmek. Yani, sosyal devletin korunması için nasıl reforme edilmesi gerektiği üzerine. Zor bir soru. Bu soru çok açık ve her yönlü tartışılmalı. Ancak bu tartışmanın Federal Şansölyenin güven oyu baskısı altında sürdürülmesini doğru bulmuyorum.
Bu ultimatomdan sonra Agenda’yı kabul etmenin haricinde başka bir karar düşünülebilir mi?
Gerhard Schröder herhalde böyle çoğunluğu sağlayacak. Yalnız çok ağır sonuçları olacak: hayal kırıklığına uğrayan seçmenler, partiden istifalar, önümüzdeki eyalet ve yerel seçimlerinde büyük kayıplar gibi. Ayrıca, yakın bir zamanda, belkide beş milyon işsizin olduğu ve aynı oyunun devam edeceği benzer sorunlarla karşılaşacağımızdan kaygı duyuyorum.
Agenda’da neleri eleştiriyorsunuz?
Sosyal eşitsizliğini ve işyeri yaratmayacağını.
Yönetim Kurulunun dilekçesi ile hangi eleştiri noktaları temizlendi?
Hiç biri. İşsizlik yardımı ile sosyal yardımın bütünleştirilerek sosyal yardım seviyesine indirilmesi, işsizlik parasının alınma süresinin kısaltılması ve hastalık parasının özelleştirilmesi konusunda geri adım yok. Ancak, tartışmaya rıza gösterilmesini selamlıyorum. Çeşitli çalışma grupları kurulacak ve parti başkanı yönetim kurulu dilekçesinde merkezi sorunları formüle etti. Bu konularda yanıtlar almayı isteyeceğini zannediyorum. 1 Haziran’daki özel kurultayın görevi, delegelere baskı yapılmaksızın açık bir tartışma sürdürmek olmalıdır.
Franz Müntefering planlanan reformların SPD’nin başka bir yöne gittiğinin göstergesi olduğunu reddediyor.
Agenda 2010’nun, son yirmi yıldaki ekonomi politikalarını belirleyen görüşlere dayandığını en azından kabul etmek gerekiyor. Juso’lar olarak bunlara hep karşı çıktık. Ve bu görüşler insanlara daha fazla istihdam ve daha fazla refah getirmediler.
Juso’lar SPD’nin hükümeti olma yetisini tehlikeye mi sokuyorlar?
Tam tersine. Biz hükümet yetisini korumak için mücadele ediyoruz. İnsanların yaşam durumlarını düzeltmeyi, özellikle gelecek perspektifi olmayan bir milyondan fazla genç için iş ve eğitim yeri yaratmayı beceremezsek, yerel yönetimlerin özellikle yapısal zayıflığı olan Doğu Almanya bölgelerinde - yatırım gücünü yükseltemezsek, o zaman hükümet yetimizi ve çoğunluğumuzu kaybedeceğiz.
Üyeler kararı istemi başladı. Şimdi ise bazı girişimciler, bu istemi geriye almayı düşündüklerini belirtiyorlar. Bu nasıl olacak?
Konunun formel yönü üzerine girişimciler düşünmeli. Ben bu girişimin saydam ve meşru demokratik bir enstruman olduğunu ve girişimcilere karşı geliştirilen kişisel saldırıların gerekçesiz olduğunu düşünüyorum.
Hükümet üyeleri arasında size yöneltilen sert eleştirilerden sonra, ekonomi bakanı Wolfgang Clement’in istifa etmesi talebinizi halen ileri sürüyor musunuz?
Wolfgang Clement sahiden işi zora sürüyor. İşten çıkarmalardan korunma üzerine gereksiz bir tartışma yürüttük. Wolfgang Clement hükümet programı içerisindeki altyapısı zayıf bölgelerdeki 100 bin genç için işyeri programını gerçekleştirmedi. Ve çıraklık yeri açmayan işverenlere karşı Şansölyenin cezaî ödeme tehditine karşı kamuoyunda itiraz etti. Eğer Wolfgang Clement Şansölyenin çizgisine gelseydi, biz Genç Sosyalistler hoşnut olurduk.
Yani istifa?
Dedim ya, bu politikaya devam ettiği sürece bu hükümette yeri olmaması gerekir.
Yani halen istifa?
Ben, Wolfgang Clement’in politikasını eleştirdim ve bu eleştirimin arkasındayım. Eğer bir bakan kamuoyunda Şansölyenin politikasına itiraz ederse, bu bakanın kime bağlı olduğu sorusu sorulmalıdır.
Kaynak: Neues Deutschland 30.04.03 Röportaj: Uwe Kalbe
Çeviri: Murat Çakır
|