Vali Bush! Dünya Seni Köşeye Yapıştırdı

Michael MOORE

Tam 440 gündür sizin yalanınızla ve fesadınızla yaşaya yaşaya, artık ne kadar tahammülün kaldığından doğrusu pek emin değildim. Bu nedenle, bugünün Hakikat Günü olduğunu işitmekten memnunum, zira sizinle paylaşmak istediğim benim de bir kaç hakikatim var.
"Benim Cici Silahım" filminin yönetmeni Michael Moore Oscar töreninde en iyi belgesel film yapımcısı ödülünü alırken "utanın Bay Bush" diyerek yaptığı savaş karşıtı konuşmayla dikkat çekti.

Michael Moore'un tören öncesi "Vali Bush" başlığıyla Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush'a gönderdiği mektubu Yalçın Yusufoğlu'nun çevirisiyle yayımlıyoruz.

George W. Bush

1600 Pennsylvania Ave.

Washington, DC

Sayın Vali Bush;

İşte sizin deyiminizle "hakikat anı geldi", "Fransa'nın ve dünyanın geri kalan kesiminin" kartlarını masaya serecekleri" gün geldi. Bu günün nihayet geldiğini duymaktan doğrusu ben de memnunum. Çünkü, size söyleyeyim ki, tam 440 gündür sizin yalanınızla ve fesadınızla yaşaya yaşaya, artık ne kadar tahammülün kaldığından doğrusu pek emin değildim. Bu nedenle, bugünün Hakikat Günü olduğunu işitmekten memnunum, zira sizinle paylaşmak istediğim benim de bir kaç hakikatim var.

1. (Radyolarda konuşan bir takım çatlakları ve Fox Haberleri'ni bir yana koyarsak) gerçekte Amerika'da savaşa gitmeye hevesli HİÇ BİR KİMSE yoktur. İnanın, bu böyledir. Beyaz Saray'dan dışarı çıkın ve Amerika'nın neresinde olursa olsun istediğiniz her hangi bir sokağa girin ve gidip Iraklıları öldürmeye CAN ATAN beş kişiyi arayın. O beş kişiyi BULAMAYACAKSINIZ!

Neden?

Çünkü HİÇ BİR Irak'ı gelip bizden bir kişiyi olsun öldürmüş değil. Hiç bir Iraklı bizi böyle bir şeyle tehdit de etmiş değil. Görüyor musunuz, ortalama Amerikalı şöyle düşünüyor: Madem ki, şöyle-şöyle birisi hayatımızı tehdit etmiş değil, o halde, ister inanın ister inanmayın, biz onu öldürmek istemeyiz. Belki komik ama bu böyledir.

2. Amerikalıların çoğunluğu -- ki o çoğunluk sizi asla seçmiş değil-- sizin kitle zihin çelme silahlarınızla kandırılmış değildir. Çünkü, bizlerin günlük yaşamlarını etkileyen gerçek konuları biliyoruz ve onların hiç birisi I ile başlayıp Q ile bitmiyor. Bizi tehdit eden şeyleri söyleyeyim: Sizin göreve gelmenizden bu yana iki buçuk milyon insan işsiz kaldı, borsa merhametsiz bir şaka haline geldi, kendilerinden kesilen emeklilik fonlarının hep orada yerinde kalıp kalmayacağından kimse emin değil, gazın birim fiyatı nerdeyse 2 dolara ulaştı, liste böylece uzayıp gidiyor. Irak'ı bombalamak bu sorunların hiç birisinin gitmesine yol açmayacak. Tersine, bütün o işlerin düzelmesi için sizin gitmeniz gerekecek.

3. Bill Maher'ın geçen hafta dediği gibi, Saddam Hüseyin'le giriştiğiniz popülerlik yarışmasını kaybetmeniz ne kadar da acıklı olur, değil mi? Bütün dünya sizin aleyhinizde Bay Bush. Oların arasında Amerikalı yurttaşlarınızı da katın.

4. Papa bu savaşın yanlış olduğunu söyledi, GÜNAH olduğunu söyledi. Böyle diyen Papa'ydı. Ama daha kötüsü de var: Dixie Chicks [Texas ağırlıklı Country Music yapan bir Sanat Kulübü ve taraftarları] bile sizin aleyhinize döndüler! Bu savaşta tek kişilik bir ordu olduğunuzun kafanıza dank etmesi için daha hangi kötülüklerin olması gerek, bilmiyorum ki? Hiç kuşkusuz, bu savaş sizin şahsen savaşacağınız bir savaş değil. Vietnam Savaşı'nda da böyle olmuştu, yoksullar sizin yerinize Vietnam'a gönderilirken, siz [Teksas'daki] Savaş Karşıtı Eylemler Birliği'ne (AWOL) katılıyordunuz. .

5. Kongre'nin 535 üyesinden sadece BİRİ (Güney Dakota Senatörü Johnson) oğlunu ve kızını askere yazdırmıştır. Eğer gerçekten de Amerika için kalkıp mücadele etek niyetindeyseniz, ikiz kızlarınızı, hemen şimdi Kuveyt'e gönderin ve bırakın orada kimyasal silahtan korunma elbiseleri giysinler. Ve Kongre'nin askerlik çağında çocuğu olan bütün üyelerinin kendi evlatlarını bu savaş uğraşında feda ettiklerini görelim bakalım. Ha, ne dersiniz? HİÇ SANMIYORSUNUZ değil mi? Doğru, biz de hiç sanmıyoruz.

6. Ve nihayet, biz Fransa'yı seviyoruz. Evet, zaman zaman azametle tepeden baktıkları olmuştur. Evet, bazıları hayli sıkıcıdır. Ama, eğer Fransız'lar olmasaydı, Amerika denilen bu ülkenin de olmayacağını unuttunuz mu? Devrim Savaşı'mızı onların yardımı sayesinde kazanmadık mı? Bizim büyük düşünürlerimiz ve kurucu atalarımız --örneğin Thomas Jefferson, Ben Franklin ve başkaları-- yıllarca Paris'te yaşamadılar mı, bizim Bağımsızlık Beyannamemizi ve Anayasa'mızı meydana getiren kavramları orada geliştirmediler mi?.

Özgürlük Anıtı'nı bize onlar vermediler mi, Chevrolet'yi ilk kez bir Fransız imal etmedi mi, sinemayı iki Fransız kardeş bulmadı mı? Şimdi de, iyi bir dostun yapması gerekin yapıyorlar -- senin hakkındaki gerçeği dosdoğru senin yüzüne söylüyorlar, bunda bir kötülük yok. Fransızlara pislik atıp durmaktan vazgeç ve bir defa da doğru tutum takındıkları için onlara teşekkür et. Sen de biliyorsun ki, işbaşına gelmeden önce çokça seyahat etmen gerekirdi(sense sadece bir kez seyahat etmiştin). Dünya hakkındaki bu cehaletin seni sadece aptal göstermekle kalmadı, seni bir daha kurtulamayacağın şekilde bir köşeye yapıştırdı.

Ama sen gene de neşeni bul -- sana iyi haberlerim VAR: Bu savaşa devam ettiğin takdirde, savaş çok da uzun sürmeyecek, çünkü canlarını Saddam Huseyin'i korumak için feda edecek çok da fazla Iraklı çıkacağını sanmıyorum. Sen savaşı "kazandıktan" sonra, yapılacak kamu oyu yoklamalarında popülerliğinin büyük bir sıçrama gösterdiğini görerek keyiflen, çünkü herkes galibi sever --zaten dolgun bir kıçın orada burada çığlık attığını görmekten kim hoşlanmaz ki, (hele bu kıç bir üçüncü dünyalıysa!) Sen de öyle yap ve gelecek yılki seçimlere kadar zaferinin tadını çıkar. Tabi, o seçimlere kadar daha bir hayli yol var, o yolda hepimiz epeyi badire yaşayacağız, ekonominin daha da aşağı gittiğine, hatta kubura battığına tanık olacağız.

Ama kim bilir, belki seçimlerden bir kaç gün önce Usame'yi bulursun, belli olmaz. Bak, görüyor musun, şimdiden BUNU düşünmeğe istersen! Çıkmayan canda ümit vardır, sen de umudunu yitirme! Bu arada Iraklıları öldürmeği unutma --çünkü petrolümüzü ellerinde tutuyorlar!

Kaynak : bianet.org