Kırılan tabu

Sevim ERCAN

BERLİN - Berlin’de bilimsel çalışmalarını sürdüren Halis Çiçek, yeni yayımlanan kitabı ile sürekli görmezlikten gelinen aile içi bir tür cinayeti, okur önüne çıkardı. Bir süre önce yayımlanan “Resmen Irza Geçme” başlıklı kitap, ırza geçmenin meşru hale dönüşünü anlatıyor. Irzına geçilenlerin “aile” dokusu içinde susturuluşunu anlatan kitapta Kiraz’ın içimizi titreten ve okurken ağırlığını omuzlarınızda hissettiğiniz öyküsü de yer alıyor.

Halis Çiçek, bir başka hastası Gül’ü, şöyle döküyor satırlarına: “Babasının zulmüne, babasının tecavüzüne dayanamayıp evden kaçmış...” Burada kastedilen öz babadır. Gül’ün ailesinin dramı ne yazık ki son bulmuyor. “Kızkardeşleri de bunalımdalar! Evet, Gül’ ün kızkardeşi Nur birkaç aydan beri bende tedavi görmekte, yaşı on üç civarında olan diğer en küçük kızkardeşi ise intihara teşebüsten dolayı, şu anda bir hastanenin kriz bölümünde yatmakta.”

“Kol kırılır yen içinde, baş yarılır börk içinde” anlayışı aile içi çatışmalarda sık kullanılır. Oysa Berlinli psikoterapist ve cinsel terapist Halis Çiçek, kırılan kollar ve yarılan başları gün ışığına çıkarma konusunda son derece kararlı. “Resmen Irza Geçme” adlı kitabında Çiçek, Berlinli Türkler arasında aile içi cinsel tacize ayna tutuyor. Halis Çiçek, kendi öz kızıyla, hatta kendi öz torunuyla cinsel ilişkide bulunan karakterleri bir bir deşeliyor. Berlin’ de erken yaşta evlendirilen genç kız ya da erkeklerin yanı sıra bizim toplumun yüz karası olan ve halen önüne geçilemeyen yakın akraba evlilikleri ve onun doğurduğu sonuçlar da Halis Çiçek’in kitabında yer alıyor. Çiçek, “çare” yolculuğuna çıktığını söylüyor.

“Resmen Irza Geçme”yle toplumda tabu niteliğine sahip bir konuya el atan Çiçek’in kahramanlarının büyük bölümü, yaşamını Berlin’de sürdürüyor. Bir bölümü de halen yazarın tedavisi altında.

Aile içi cinsel taciz, konuşulmayan, kamuoyuna yansıtılmamaya özen gösterilen, açıkça hiç tartışılmayan, tabu bir konu. Halis Çiçek, bu kitabıyla Berlin’deki ensest ilişkileri ve sonuçlarını anlatma yürekliliğini göstererek bir ilke imza atıyor. Çocuklara yönelik insanlık dışı davranışlar (“resmen ırza geçme”), insanları, çevrede yaşananlara karşı daha duyarlı olmaya davet ediyor.

Toplumumuzun belirli kesimlerinde kadınların mal gibi alınıp satılması, öteden beri bildik konular. Peki ya bu Avrupa’nın en önemli metropollerinden birisi Berlin gibi sözüm ona modern bir kentte bile uygulamaya girerse ne olur? Kültür şokunu kendi dar kabuğu içerinde atlatamayan kesimlerle dış dünya, kadının alım satım işine nasıl bir tepki verir.

“Resmen ırza geçme”deki kahramanlar aile içi baskılara psikoterapist Halis Çiçek’ten medet umarak gidiyorlar. Sırtlarındaki kamburla yaşam mücadelesi vermeye başlayan hastaların sayısı her geçen gün artıyor. Cinsel terapist Çiçek, benzeri olayları yüzlerce binlerce kez farklı kişilerden tekrar tekrar dinliyor. Aynı aile içerisinde ırza geçenler ve ırzına geçilenlere yol gösteriyor. Ancak, hastalarının kendisine güvenerek anlattıkları, bir süre sonra tek başına taşıyamayacağı bir yük haline dönüşüyor. Böylece 1992 yılından bu yana Berlinli Türklerin yoğun yaşadığı Kreuzberg ilçesindeki muayenehanesinde dinlediklerini yazmaya karar veriyor. Yazarken de “Bunlar inanılmaz olaylar” diyerek, kendi kendisine sansür uygulamaya başlıyor. Bu nedenle pek çok konuya aslından daha yumuşak ve ılımlı yaklaşmaya çalışıyor. Dinlediği yaşam öykülerini yalın bir dille kağıda dökmeye başlıyor. Kitapta doğup büyüdüğü köydeki değirmenci Selim’le mektuplaşma yolunu seçiyor. Bu yöntemle rahat okunan akıcı bir kitap ortaya çıkarıyor.

Kırsal kesimden Selim’in Berlin’deki yaşananları yorumlaması ise kitaba farklı bir boyut kazandırıyor. Halis Çiçek, “Resmen Irza Geçme”yle sadece Berlin’de meşruluk kazandırılan aile içi cinsel tacizi, anlatmıyor. Çiçek, sadece zoraki yaptırılan yakın akraba evliliklerini de anlatmıyor. O, aynı zamanda, köyünde kızgın güneş altındaki saman kokusunu, baharda keçilerin kokladığı ve otlanmaya kıyamadığı çiçekleri de döküyor satırlarına. Berlin’in puslu gökyüzüne, Anadolu’nun ücra bir köşesinin renkli dokusunu katıyor. Kirlenen dünyanın aydınlık kalan yüzüne ışık tutuyor. Aydınlık olanın yaygınlık kazanması umuduyla elbette. Berlinli aile içi cinsel taciz kurbanları ise, tahmin edildiği gibi, sadece işçi kesimini kapsamıyor. Sancılı göç sürecinden nasibini alan “aydın kesim” de bu gelişimden payını alıyor. Halis Çiçek, bir yaraya parmak basıyor. Cesaretle.

Cumhuriyet Hafta, 25 Mayıs 2003

Tüm yazı ve çeviriler kullanılabilir. Dergimizin kaynak olarak gösterilmesi rica olunur.
Alle Beiträge und Übersetzungen können übernommen werden. Hinweis auf unsere Seite wird gebeten.