Güney Afrika’da İşçi Hareketinin İkilemleri

Ercüment Çelik

Güney Afrika’da işçi hareketi ırkçılığa karşı mücadelenin merkeziydi. Toplumun farklı kesimlerini bir çatı altında toplamayı başaran ANC (Afrika Ulusal Kongresi), Güney Afrika Komunist Partisi (SACP) ve Sendikalar Konfederasyonu (COSATU) ile birlikte 1994’den bu yana iktidarda. Uclu Ittifak Apartheid rejimini devirdikten sonra ulusal demokratik devrim yolunda ilerleyerek bugun bu tercihin butun sancı ve çelişkileriyle karşı karşıya. Ittifak icindeki bagimsizligini ve isci sinifinin cikarlarina aykiri olan uygulamalara karsi cikma hakkini sakli tutan COSATU, hukumetteki konumundan dolayı ciddi bir ikilem yaşamakta.

Bu ikilemin en belirleyici ogesi, 1994’den beri suregelen ekonomik yeniden yapilanma. Ulusal kalkinma hedefleri ile kuresellesen piyasa ekonomisi kiskacinda, ANC’nin Yeniden Yapilanma ve Kalkinma Programi(RDP) baska alternatif olmadigi gerekcesiyle, 1996 yilinda yururluge konan Buyume, Istihdam ve Yeniden Bolusum Programi (GEAR) icinde erimis ve neo-liberal politikalara dönüştürülmüştür. Para ve vergi disiplini, sabit doviz kuru orani, daha fazla kamu ve ozel yatirimi, dusuk gumruk tarifeleri, hizli ihracat buyumesi cercevesinde ozellestirmeyi ön plana alan program, sermaye ve uluslararası finans kurumlarinca kucaklanmış, öte yandan Üçlü İttifak ve toplum icindeki gerilimleri arttirmistir. Bir taraftan IMF, Dunya Bankasi ve WTO’nun ongordugu oranlardan da fazla kestiği gumruk tarifeleriyle hiper-liberal hale gelen, diger taraftan da kati emek piyasasi duzenlemeleriyle catallasan Guney Afrika ekonomisi, kendi ic toplumsal dinamiklerinin ihtiyaclari dogrultusunda yeniden yapilanmaya calismakta ve kendine has bir yapisal uyum programi yaratmaktadir.

Guney Afrika’da, Ulusal Ekonomi ve Emek Konseyi (NEDLAC)’in kurulmasi onemli bir asamayi beraberinde getirmistir. NEDLAC, isci sinifinin ekonomik yeniden yapilanma surecine dogrudan dahil olmasini saglamis, sadece emek politikalarini degil, vergi, sanayi, bolgesel ve yerel kurumlarin /forumlarin temel konularinin da ele almınmasına olanak saglayan bir kurum olmustur. Bu niteligine ragmen, isci sinifinin bu kurum bunyesinde belirlenen politikalarda ne kadar etkin olup olmadığı bircok otorite tarafindan tartisilmaktadir. Cunku burada alinan kararlar esas olarak, Guney Afrika’yi serbest ticaret, sermaye akisinin deregulasyonu, ozellestirme ve ihracat gudumlu rekabet agina entegre etmeyi hedeflemektedir. Bu sebekede aktif sendika rolu ozellikle ucret gerilimlerini mesrulastirmak ve tolere etmek beklentileriyle belirlenmektedir.

1996 yilinda yururluge konan Emek Iliskileri Yasasi (LRA) ise Guney Afrika tarihinde emek ve sermayenin ilk oydaşımıdır. Kuresel rekabete bir karsilik olan bu yasa ozellikle isyerinde yonetim ve isciler arasinda isbirligi olanagini yaratmistir. Butun iscileri tek bir endustri iliskileri sistemi altinda toplayarak toplu pazarlik konseylerini olusturmustur. Her duzeyde isci orgutlenmesine olanak saglayan, grev hakkini genisleten, isten atilma koşullarını isciler lehine düzenleyen, yeni komisyonlar ve isyeri forumlarinin kurulusunu yururluge koyan bu yasa, isci haklari konusunda dunyada onde gelen ornek yasalardan birisi olmustur. Isyerinde sendikalarin faaliyetlerini yurutmenin disina itilen bu forumlar, temelde verimlilik artisini saglamayi hedeflemekte ve yeni endustriyel gelismelere uyum saglamakta araci olmaktadir.

COSATU bunyesindeki sendikalarin kurdugu yirmiden fazla sirket ve altmis civarindaki kar amacli isletme, Guney Afrika’da ‘emek kapitalizmi’ tartismalarini koruklemistir. Sendikalar simdi hem isci hem sermayedar; sirketlerin hem calisanlari hem de sahipleri konumundadirlar. Sosyalizm yolunda sendikalara bagimsiz gelir kaynagi saglayacagi, yeniden yapilanmaya isci sinifinin aktif katiliminin bir ornegi olacagi gibi gerekcelerle mesrulastirilmaya calisilmaktadır.

Uclu Ittifak’in bugunku en kritik politikasi ise ‘siyah burjuvazi’ yaratma hedefidir. Bunun pragmatik gerekcesi, hukumet ile ittifak kurmakta sorun yaratmayacak bir sermayedar kesimini yaratmaktir. Bir yandan devlet kaynaklari siyah isletmelere aktarilirken, diger yandan da beyaz sermayedarlar risk tasiyan sektorleri siyah isletmecilere devretmektedirler. Bugunku ittifaki en cok zorlayan ozellestirme meselesi de siyah burjuvazi olusturma politikasiyla cakismaktadir. Ozellestirmeye konulan devlet isletmeleri oncelikle siyah burjuvaziye devredilmektedir. Bu surecin yukunu kimin cekecegi ortadadir.

Tüm yazı ve çeviriler kullanılabilir. Dergimizin kaynak olarak gösterilmesi rica olunur.
Alle Beiträge und Übersetzungen können übernommen werden. Hinweis auf unsere Seite wird gebeten.