Haziran ayı sonunda IG Metall'le Volkswagen yönetim kurulu arasında "5000x5000" modeli üzerine yapılan görüşmeler başarısızlıkla sonuçlandığı açıklanmış ve bu sonuç değişik tepkilere yolaçmıştı. Politik çevreler ve medya beklendiği üzere, binlerce işsizin adına gelecek vaadeden projenin IG Metall yönetimi ve özellikle de Klaus Zwickel tarafından engellendiği suçlamasını yaptılar.
Sendika çizgisindeki işsizler inisiyatifleri de Zwickel’in tavrını destekleyerek, işsizliğin, ücretlerin düşürülmesinde araç olarak kullanılmasını sert bir şekilde eleştirdiler. VW Genel İşyeri Temsilciliği yöneticisi Hans-Jürgen Uhl, aslında bazılarının akıl vermeleri olmasaydı görüşmelerin yapıcı ve üretken bir şekilde sona erebileceğini bildirdi. Sözü edilenler sendika solundan arkadaşlar değil, diğer otomobil tekellerinin işçi temsilciliği başkanları ve Stuttgart IG Metall TİS sekreteri gibi tanınmış kişilerdi. Bu arada tekrar görüşmelere başlanacağı açıklandı. İkinci etapta VW işçi temsilciliğinin tüm açıklamalarına rağmen teslim olmayacağı sözlerini veren IG Metall temsilcileri başarılı bir sonuca erişileceğini belirttiler. İşte bu nedenle sendika bölge yöneticisi Hartmut Heine tarafından "küçük devrim" olarak nitelenen modelin hem IG Metall hem de otomobil sektöründe çalışan işçiler açısından pek de küçük bir kaza olmadığını göstermek zorunlu.
VW modeli
VW konseptinin çıkış noktası şu sıralarda her alanda geçerli olan karın merkezileştirilmesi prensibidir.
Bu prensiple konsorsiyuma bağlı her işletme, her üretim alanı tek başına azami kar hedefiyle çalışmak zorundadır. Konsorsiyum ya da işletmelerde ortalama kar hesabı ortadan kaldırılacaktır. İşte bu nedenle 2002 yılının sonbaharından itibaren Wolsburg’da üretilmesi planlanan Mini-Van ve Hannover’de üretilecek olan Micro-Bus, Portekiz’deki üretim kadar ucuz ve verimli olmalıdır. Daha 1999'da masrafları azaltmak için bu araçların üretiminin VW'dE geçerli ücret sözleşmesine göre değil, kurulacak ara firmalarda daha düşük ücretlerle çalışan işçilerle yapılacağı duyurulmuştu.
Görüldüğü kadarıyla fabrikanın konsepti, Brezilya’daki işletmelerde de denenen modüler üretime yani, üretimin montajla sınırlandırılması, kısa sürede bitirilecek standartlaştırılmış işler ve en kısa depolanma sistemine dayanıyor. Kalite ve teslim etme sorumluluğu tümüyle üretimi yapan gruba ait olacak ve bu sorumluluk yalnızca işçilerin çalışmasını disiplin etmeyecek ama aynı zamanda erişilecek hedefler de işçiler tarafından belirlenecek. Parça üretimi ve ön montajların ardından teslim etme parklarında VW Mini-Van montajları tamamlanacak ve siparişten onbeş gün sonra malın teslimi gerçekleştirilecek.
Sonu gelmeyen çalışma
Çalışma süresi üretimin değişen ihtiyaçlarına bağlı olacak. Aktuel sipariş ve talep edilen programın gerektirdiği çalışma süresi belirleyici olacak. Haftada sıfırla azami çalışma süresi olan 60 saat arasında çalışılabilecek ancak yılda ortalama haftalık çalışma süresi 48'i geçemeyecek. Haftada altı gün ve ne zaman başlanılacağı ise ihtiyaca göre belirlenmek kaydıyla üç vardiya halinde çalışılacak. VW'nin bütün hayalleri de, sonuçta 42,5 saatte uzlaşma da, IG Metall’in çalışma süresinin düzenlenmesiyle ilgili kırk yıllık mücadelesinin yerle bir edilmesi anlamına geliyor.
Yeni ücret sözleşmesi ve ücretlerin düşürülmesi
1999'da VW'nin yeni üretilecek araçlar için firmanın kendi iç TİS'lerinin geçerli olmayacağını açıklamasından sonra sırada ücretlerin düşürülmesinin alacağı belliydi. Gerçekten de 4500 mark ve 500 mark ikramiyeden oluşan maaşlar, şu an VW'de alınan maaşlardan yüzde 40'lık bir azalma anlamına geliyor.
Bu ücret indiriminin, hem VW'deki tüm ücret sözleşmelerine hem de otomobil branşına yayılmaya çalışılacağı da açık. Şimdiye kadar geçerli olan TİS politikası yıkılarak, "firma konsepti" ve "çalışma süresi modeli"ne bağlı yeni bir ücret sistemi ortaya çıkacak. İşverenlerin üretim programlarına bağlı olarak bir program maaşı ödenecek. Maaş ne haftalık ya da aylık çalışma süresine ne de harcanan emeğe göre belirlenecek. Belirlenen sürede istenen üretimin gerçekleştirilememesi nedeniyle normalde patronların taşıyacağı risk, böylece tümüyle işçilerin sırtına yüklenecek. Üretimi istenen düzeye getirebilmek için, ek ücret alınmadan gece, gündüz, hafta sonu hiç fazla mesai yapılmamış gibi çalışılacak. Bir vardiyadan bir vardiya koşulacak. Makinelerin bozulması, çalışmanın gidişatındaki bozukluklar, kalite bozuklukları vb. yeterli araba üretimini engellese bile, sorumlu işçiler olacak.
Riskin yükü işçilere
VW'nin izlediği konsept, modül üretim veya teslim parkı hedeflerinin mükemmel bir şekilde tamamlanması anlamına geliyor. Bu yolla, ücretli işte yeni bir tip ortaya çıkacak. Yeni bir iş ve bağımlılık ilişkişi. Ücretlendirme harcanan emeğe göre değil de planlanan, pazarın belirlediği siparişe göre olacak. Klasik, süresiz sözleşmelerin yerini sınırlı, belli bir modelin üretimini hedefleyen işletme sözleşmeleri alacak. Patronların taşıması gereken riskler de tümüyle işletme sözleşmesiyle çalıştırılan işçilerin omuzlarına yüklenecek.