Pop Up Window

Murat Çakır

Gayrimeşru dünya hükümeti

Dünya egemenleri Şansölye Merkel’in başkanlığı altında, 120 milyon Avro harcanarak bir kale haline getirilmiş olan Heilingendamm’da bir araya geliyorlar. Bu yılki G8 Zirvesi’nin parolası »büyüme ve sorumluluk«. Egemenlerin »sorumluluktan« ne anladıkları, alt başlıklarda belli oluyor:

Denkleştirilmiş küresel büyüme ve istikrar için G8 ajandası; Yatırım özgürlüğü, yatırım iklimi ve sosyal sorumluluk; Yenilenmeyi hızlandırmak ve korumak; İklim değişimini ve enerji etkinliğini dünya ekonomisi için bir meydan okuma olarak algılamak ve hammaddeler için sorumluluk: saydamlık ve sürdürülebilir büyüme.

Yalanlar ve kelimelere yüklenen demagojik anlamlarla yapılmaya çalışılan, kapalı kapılar ardında yürüttükleri paylaşım kavgalarını dünya kamuoyuna şirin göstermeye çalışmaktır. Aynı zamanda zirveye karşı örgütlenen haklı gösteriler kriminalize ederek, sözde terörle mücadelenin gerekliliği (!) telkin edilmektedir.

Dikkat edilirse ev sahibi Federal Hükümet G8 Zirvesi’nin ne kadar büyük bir tehdit altında olduğunu göstermek için elinden geleni ardına koymuyor. Basın özgürlüğü dahi fiilen kaldırılmış durumda. Zirveye katılacak olan gazetecilerin Federal Kriminal Dairesi’nden veya gizli servislerden onay almaları gerekiyor. Öyle ya da böyle G8 Zirvesi hakkında eleştirel haber yazmış olan gazetecilere Heiligendamm’a girişi yasağı getiriliyor. Gerekçe olarak da resmî belgelerde »Kürdistan İşçi Partisi PKK veya Fransız National Front gibi örgütlere üye olanların zirveye sızmalarının engellenmesi« belirtiliyor. Böylesine gülünç gerekçelerle ve onbinlerce polis memurunun, sınır koruma görevlilerinin ve özel timlerin yoğun güvenlik önlemleri altında yeni bir zirve daha başlıyor. Temel demokratik hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı ortamda yapılan zirvenin dünya çapında demokrasiyi korumak için düzenlendiği savunusu ise tam bir zırva olarak tarihe geçiyor.

G8 ülkelerinin devlet ve hükümet başkanlarının bir araya geldiği bu zirvenin demokrasiyi, barışı veya adil bir dünya ekonomisini korumakla hiç bir ilgisi yok. Zirve, gayrimeşru bir dünya hükümeti gibi hareket ederek, uluslararası sermayenin çıkarlarını kollayan, paylaşım kavgalarını denetleyen, yönlendiren bir organ konumunda. 15 Kasım 1975’de Paris yakınlarındaki Rambouillet kasabasında ABD, Britanya, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya devlet ve hükümet başkanlarının bir araya gelmesiyle oluşturulan zirve, önce 1976’da Kanada’nın katılımıyla G7 haline gelmiş, daha sonra 1998’de Rusya’nın katılımıyla G8 Zirvesi adını aldı. Kurulduğu ilk günden beri emperyalist yayılmacılığı ve sermaye çıkarlarını savunan bir politika ile neoliberal dünya ekonomik düzeninin motoru durumundadır.

Sadece silahlanma giderlerine bakıldığında, G8 ülkelerinin dünya çapında savaşı körükleyen baş aktörler oldukları görülmekte. BM’in sayılarına göre her yıl dünya çapında 1 trilyon ABD Doları silahlanmaya harcanmaktadır. G8 ülkeleri bu meblağın yüzde 75’ini, yani 750 milyar ABD Doları’nı harcamaktadırlar. ABD tek başına dünya çapındaki silahlanma giderlerinin yarısını harcamaktadır. G8 ayrıca nükleer güçlerin bir birliğidir. ABD, Rusya, Fransa ve Britanya nükleer süper güçlerdir. Bu gerçekler dünyanın karşı karşıya bulunduğu savaş, çevre, iklim felaketleri, işkence, hukuksuzluk ve sömürü gibi sorunlardan kimlerin sorumlu olduğunu göstermeye yetiyor.

Bunun farkında olan toplumsal ve politik sol, küreselleşme karşıtı hareketler, sendikalar ve barış hareketleri dünya genelinde G8 zirvelerine karşı direnci örgütlemektedirler. Zapatistaların başkaldırısıyla dünya kamuoyunun dikkatini çekmeye başlayan direniş hareketleri, 1998 Birmingham, 1999 Seattle, 2001 Cenova gösterileri üzerinden Dünya Sosyal Forumu hareketlerine kadar geniş kesimleri bir araya getirmektedir. Zaten egemenlerin 2007 zirvesine karşı gelişen protesto hareketlerini terörize ve kriminalize etmeye çalışmalarının temel nedeni de budur. Küresel adalet, barış ve çevre korunması şiarı altında bir araya gelen kesimler, tüm engellemelere rağmen yaratıcılıkla eylemlerini gerçekleştirecekler. Bu eylemler, G8 Zirvesi katılımcılarına, kâr hırsı ve hammaddelere ulaşım politikalarının yüzbinlerce kez ölümlere, milyonlarca insanın yurdundan edilmesine, işkencelere, felaketlere neden olduğunu hatırlatacaktır. Direnişi engellemeye yönelik her girişim ise, her defasında protestoların haklılığını bir kez daha kanıtlayacaktır.

2 Haziran 2007 tarihinde »Yeni Özgür Politika« gazetesinde yayımlanmıştır

Tüm yazı ve çeviriler kullanılabilir. Dergimizin kaynak olarak gösterilmesi rica olunur.
Alle Beiträge und Übersetzungen können übernommen werden. Hinweis auf unsere Seite wird gebeten.