Pop Up Window

Murat Çakır

Buzkıran

Federal Anayasa Mahkemesi 15 Şubat’ta, aralarında eski Federal Parlamento başkanlarından FDPli Burkhard Hirsch ve eski Federal İçişleri Bakanı Gerhart Baum’un da olduğu altı kişinin dilekçesi üzerine önemli bir karar aldı. Mahkeme, Federal Hükümetin yürürlüğe sokmak istediği “Hava Güvenliği Yasası”nın anayasaya aykırı olduğunu ve Federal Ordu’nun yurt içinde görevlendirilemeyeceğini tespit etti.

Almanya’daki politik ve ekonomik elitler, ülkenin terör tehditi altında olduğu iddiasıyla ve 11 Eylül saldırılarını gerekçe göstererek, Almanya hava sahasında uçan ve teröristler tarafından kaçırılan bir uçağın silah olarak kullanılması durumunda düşürülmesinin olanaklı olduğunu söylüyordular. Gerektiğinde onbinlerce insanın yaşamını kurtarmak için, uçakta bulunan yolcuların ve mürettebatın yaşamını feda etmenin zorunluğu olduğu ve bu nedenle Hava Güvenliği Yasası’nı karar altına aldıklarını belirtiyordular. Anayasa Mahkemesi aldığı kararıyla, neoliberal şahinlerin planlarını bozdu.

Mahkeme, yasanın Almanya Anayasa’sının yaşam hakkını tanıyan 2. maddesi ve insan onurunu garanti altına alan 1. maddesi ile uyuşmadığını tespit ederek, Hava Güvenliği Yasası’nın geçersiz olduğunu karar altına aldı. Bu kararın halen hazırlık süresinde bulunan “Deniz Güvenlik Yasası” tasarısını da etkilemesi bekleniyor. Liberalleri dahi barikatlara çıkartan çok tehlikeli bir adım şimdilik engellenmiş gibi görünüyor. Şimdilik.

Çünkü büyük koalisyon daha kararın açıklandığı saatlerde kamuoyuna “o zaman biz de anayasayı değiştiririz” sinyalini vererek, militarist çizgiyi her koşulda sürdürmeye kararlı olduğunu gösteriyor. Federal İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, Dünya Futbol Şampiyonası’nın güvenliğini gerekçe göstererek, hükümetin misafirlerimizi korumak için uçak düşürme ve Federal Ordu’yu yurtiçinde görevlendirme zorunluluğu ile karşı karşıya olduğunu söylüyor. Aslında Schaeuble 2005 Ekim’inde imzalanan Koalisyon Sözleşmesi’nin gereğini yerine getiriyor. Sözleşmenin 137. sayfasında yer alan “Uluslar arası terörizmin tehditi nedeniyle iç ve dış güvenlik daha güçlü bir şekilde içiçe geçmektedir. Terörizmle mücadelede her türlü araç kullanılmalıdır ve gerekirse askeri araçların kullanılması düşünülmelidir” tespiti yolculuğun nereye gittiğini gösteriyor.

Koalisyon hükümeti Hava Güvenliği Yasası’nı, diğer anayasal hakların ortadan kaldırılması ve askeri çözümlerin yasallaştırılması için bir buzkıran olarak kullanmak istiyordu. Kamuoyunun desteğini almak içinse hep korkuyu körüklüyorlar. “Uluslar arası terörizm”, “Futbol Şampiyonası’nın korunması”, “Castor nakliyatlarının korunması” veya “yasal olmayan göçü engelleme” gibi gerekçeler, sosyal hakların budandığı, işsizliğin arttığı ve toplumsal katmanlar arasındaki rekabetin derinleştiği Avrupa toplumlarında gerekli olan korku ortamını yaratabiliyorlar. Bu nedenle bu yıl yapılacak olan eyalet parlamentoları seçimlerinde korkuyu körükleyen popülist söylemleri bol bol duyacağımızı şimdiden söyleyebilirim.

Neoliberal güçlerin Anayasa Mahkemesi’nin bu kararından sonra geri adım atacağını düşünenler yanılıyorlar. Tam aksine, büyük koalisyon hukuksal temelde Anayasa’yı değiştirebilmek için elinden geleni yapacaktır. 26 Mart 2006 tarihinde Baden-Württemberg, Rheinland-Pfalz ve Saksonya Anhalt eyaletlerinde Parlamento Seçimleri yapılacak. Büyük koalisyonun bu seçimlerde elde edeceği başarılar, Anayasa’yı değiştirebilecek çoğunluğa ulaşmasına neden olabilir. “Şekillendirme Özgürlüğü” olarak nitelendirilen bu çoğunluk, Almanya ve dolayısıyla Avrupa’nın çok daha karanlık bir geleceğe doğru yol almasına, neoliberal çılgınlığın mutlak egemenliği elde etmesine neden olabilir. Böylesine bir gelişme, sivil yönelimli demokratik hukuk devletinin, militarist devlete dönüşmesi anlamına gelecektir.

Bu tehlike, Alman barış hareketi ile bazı liberal politikacıların akıllı davranarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaları sonucunda, şimdilik engellendi. Ama bu, ebediyen engellenebilir demek değildir.

18 Şubat 2006 tarihinde »Yeni Özgür Politika« gazetesinde yayımlanmıştır.

Tüm yazı ve çeviriler kullanılabilir. Dergimizin kaynak olarak gösterilmesi rica olunur.
Alle Beiträge und Übersetzungen können übernommen werden. Hinweis auf unsere Seite wird gebeten.