İsrail devletinin sürdürdüğü yoğun askerî şiddet, dünya kamuoyunda tepkilere yol açıyor. Federal Alman hükümetinin SPDli Wieczorek-Zeul gibi bazı üyelerinin çok çekimser olsa da- bu tepkilere katılmaları, Alman Yahudileri Merkez Konseyi’nin sert eleştirilerine neden oldu. Konsey başkanı Charlotte Knobloch ve başkan yardımcısı Dieter Graumann »İsrail karşıtı, hatta neredeyse antisemit« olmakla suçladıkları Federal İşbirliği Bakanı Wieczorek-Zeul’un istifasını istediler. 14 ve 16 Temmuz 2006 tarihlerinde yayınladıkları iki açıklamayla »Allah korusun, ya hergün Almanya’ya roket yağsaydı, ne yapardınız?« gibi sorularla, hükümet üyelerine çok sert eleştiriler yönelttiler.
Merkez Konseyi’nin bu tavrı ise »European Jews for a just Peace« adlı örgütün Almanya seksiyonu olan »Jüdische Stimme«nin sert tepkisine yol açtı. Barıştan yana tavır alan EJJP’li Yahudilerin bu onurlu tutumu nedeniyle, bu haftaki köşemi, biraz kısaltarak da olsa, EJJP’nin basın açıklamasına ayırıyorum:
»EJJP: Almanya Yahudileri Merkez Konseyi sorumsuz davranıyor
İsrail’in Gazze Şeriti ve Lübnan’daki savaşına hayır
(…) İsrail ordusunun sivil halka karşı saldırısı, elektrik santrallerinin, havalimanlarının, köprülerin, yolların ve yaşamsal önemi olan altyapının yok edilmesi nispetsiz ve kabul edilmezdir. Uluslararası halklar birliğinin müdahelesi olmaması durumunda, İsrail’in şu anda süren saldırıları, bütün bölgeyi kan gölüne çevirebilecek bir yangına dönüşebilir. Halen sürdürülebilir bir barışa giden yol açılabilir.
İsrail ve Filistin’in 1948’den bu yana süren tarihi şunu çok açık olarak göstermiştir: Sürekli barış, savaş ve yok etmeyle gerçekleştirilemez. Her silah kullanımı sadece kan dökülmesine ve son derece gerekli olan kaynakların kaybolmasına neden olmuştur. Sonucu ise her iki tarafta nefret ve acıdır.
Artık uluslararası hukukun, daha şimdiden kontrol dışına çıkan İsrail hükümetini savaştan geri dönmeye zorlama vakti gelmiştir.
Artık BM’in, boşa konuşmak yerine, bölgede yaşayan milyonlarca insanın yaşamını etkin bir biçimde koruyacak adımlar atmasının vakti gelmiştir.
Artık Avrupa’nın bütün hükümetlerinin, yaptırımlar da dahil olmak üzere İsrail hükümetini, Filistinlilerin meşru seçimle işbaşına gelen hükümetleri ile masaya oturmaya zorlamalarının vakti gelmiştir.
Artık, İsrail’de yaşayan altı milyon Yahudinin yaşamının korunması için tarihsel nedenlerden dolayı özel sorumluluk taşıdığını iddia eden Federal Alman Hükümetinin, gerek İsrailli gereksede Filistinli halkların korunması için somut adımlar atmasının vakti gelmiştir. Bunun yerine İsrail ordusu ile yürütülen silah kardeşliği ve silah satışları ateşe benzin katmaktadır.
Biz, »İsrail’e tek taraflı yöneltilen eleştiriyi sert bir biçimde reddeden« Almanya Yahudileri Merkez Konseyi’ni eleştirmekteyiz. Bu basın açıklaması İsrail hükümetine körü körüne destek çıkmaktadır. Bizce bu sorumsuz bir tavırdır. Merkez Konseyi bu konuda Almanya’da yaşayan tüm Yahudiler adına konuşamaz.
Biz, konseyin başkan vekili Dieter Gauman’nı, bakan Weczorek-Zeul’a »İsrail karşıtı refleks« suçlamasında bulunması nedeniyle sert bir şekilde eleştiriyoruz. Bir politikacının istifa etmesini isteyen bay Gauman gibi kişilerin, halkı, bakanın eleştirisinin her iki tarafa yönelik olduğunu açıklama görevi vardır. Aksi taktirde salt propaganda yaptığı suçlamasına maruz kalır.
Düşmanlıkların durması (…) ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşılması için, İsrail hükümetinin, Filistin’in seçilmiş hükümetiyle görüşmeme ısrarından vazgeçmesini gerektirir. Bu nedenle uluslararası kamuoyunun asıl baskısı, uluslararası hukuku çiğneyerek, askerî şiddete yönelen İsrail’in politikasına yönelmelidir.
(…) İnsanlığın BM Şartı ile elde ettiği kazanımlar, İsrail hükümetinin BM’in kararlarına uymaya ve Filistin hükümeti ile görüşmelere başlamasına yönelik zorlama olmazsa ve İsrail’in 1967’deki sınırları kabul ederek, Filistin devleti ve diğer devletlerle barış içerisinde birarada yaşamayı reddederse, birer birer yok olacaklardır.
EJJP’nin Almanya seksiyonu olan »Jüdische Stimme« kendisini, Filistin’in kendi kaderini kendisinin tayin etmesi için verdiği mücadeleye dünya çapında destek çıkan dayanışma hareketinin ve İsrail’deki direniş ve barış hareketinin bir parçası olarak görmektedir. İnsanlığa çağrımız: Orta Doğu’daki yangını söndürmeye yardım ediniz, çünkü bu hâlâ olanaklı.«
Bu çağrıya katılmamak mümkün mü?