2004 Şubat’ında daha sonra partileşen “Emek ve Toplumsal Adalet Girişimi Seçim Alternatifi WASG”nin kurucuları arasında yer aldığımda, bugün gelinen aşamadaki dinamiğe ulaşabileceğimizi pek tahmin etmiyordum. Linkspartei.PDS ile WASG olarak, aynı listede erken genel seçimlere katılıp Avrupa’nın en güçlü sol fraksiyonuna sahip olacağımızı da.
Seksenli yılların başlangıcından bu yana mütemadiyen sürdürülen ve 2000 yılındaki Lizbon Stratesiyle yeni aşaması şekillendirilen neoliberal projeye karşı oluşan toplumsal direniş, neredeyse kendiliğinden politik yapılanmasını oluşturdu. Linkspartei.PDS ve WASG’nin ortak seçim kararını 4,1 milyon seçmen oylarıyla onayladı. Ve seçim sonuçları politik sola tarihsel ve ağır bir görevi yükledi:birleşme.
Oluşturulan ortak program komisyonu 23 Şubat Perşembe günü Berlin’de “Almanya’da yeni bir sol parti yolunda” başlıklı bir programatik tartışma metnini kamuoyuna tanıttı. Program belgesi, birleşme sürecinin önemli bir mihenk taşı olarak her iki partinin tabanında tartışmaya açıldı. Yönetiminde sol sekter grupların çoğunlukta olduğu WASG Berlin örgütünün Eyalet Parti Kurultayı’nın bu hafta sonu program belgesinin gölgesinde yapılması da, sürecin farklı bir cilvesi. Hafta başında Oskar Lafontaine’nin Berlin’de birleşme yönünde yaptığı hararetli konuşma sonrasında tartışmaya açılan belge, sol sekter yaklaşımları hayli sıkıştıracağa benziyor.
Sendikal, ekolojik ve kapitalizm karşıtı hareketlerden, kadın ve barış hareketlerine, antifaşist ve antiırkçı girişimlere, aydınlara, öğrencilere ve sosyalistlere kadar, sol yelpazenin geniş bir kesimini kucaklayacak birleşik sol parti vurgusunu yapan belge, parçalanmışlığın aşılmasını hedefliyor. 21. Yüzyılın Solu olma gibi iddialı bir çıkış yapan program taslağında “biz bilinçli olarak aydınlanmanın, demokratik sosyalizmin, işçi ve kadın hareketlerinin, ırk ve sömürge baskısı altında olan halkların bağımsızlaşma ve kurtuluş hareketlerinin geleneklerine bağlıyız” deniliyor.
Almanya solu, 2007 Temmuz’una kadar birleşme tartışmalarını sürdürecek. 2007 Temmuz’unda ise birleşme yönündeki karar tasarıları hem parti kurultaylarına, hem de tek tek her üyenin oyuna sunulacak. Almanya’da neredeyse bir yüzyıl sonrasında tüm ülkeyi kapsayacak ve insanlığın en yüksek aşamasının kapitalizm olmadığını söyleyen, demokratik sosyalizm mücadelesini veren birleşik bir parti oluşmak üzere. Almanya solu bu görevin üstesinden gelebilirse, Avrupa solu ve belki de Türkiye solu için bir örnek oluşturacak. Solun parçalara bölünmüşlüğü için maddi temellerin kalmadığını gösteren güzel bir örneğe.
Bu örnek Almanya’da yaşayan sol ve sosyalist göçmenler için de çekici olabilir. Partinin daha kuruluş aşamasında programını, yönetimini ve çizgisini belirleme olanaklarının kullanılmaması, göçmenler için önemli bir fırsatın kaçırılması anlamına gelecektir. “Biz de bu toplumun parçasıyız, belirleyici olmak istiyoruz” talebi ile parti oluşum süreci içerisinde yer alacak her göçmen, birleşik sol parti için büyük bir zenginlik olacaktır.
En kısa zamanda Türkçe’ye çevireceğim program tartışma metninden kısa bir alıntı ile bu haftaki yazımı noktalamak istiyorum:
“Birlikte, Almanya’da 1914’den bu yana olmayan solu birleştiren, özgürlük ve eşitliği savunan, barış için tutarlı mücadele veren, demokratik ve sosyal, açık ve çoğulcu, tartışmacı ve toleranslı ortak bir sol parti kurmak istiyoruz. Toplumsal sorunların çözümlerini açık olarak tartışan ve toplumda yön değişikliğini gerçekleştirecek bir politik partiyi hedefliyoruz. Avrupa solunun ve partisinin, dünyanın her tarafında başka bir dünyanın olanaklı olması için mücadele eden hareketlerin bir parçasıyız.”