Madrit’in yaklaşık 50 bin nüfuslu ve nüfusunun yüzde onunu göçmenlerin oluşturduğu ilçesi Rivas Vaciamadrid, 22-24 Haziran 2006 tarihleri arasında Dünya Sosyal Forumu’nun (DSF) ikinci göç toplantısına evsahipliği yaptı. Göç konulu ilk toplantı 2005 Ocak’ında Porto Allegre’de yapılmış ve 84 ülkeden binden fazla aktivistin katılımına sahne olmuştu.
Rivas Vaciamadrid’de yapılan toplantıya, göçmen hakları konusunda mücadele veren toplam 1.193 örgüt ve hareketin temsilcileri katıldı. Toplantı »İnsan hakları ve dünya vatandaşlığı için« belgisi altında yapıldı. Tartışmaların, seminerlerin ve atçlye çalışmalarının merkezinde şu konular yer aldı:
- DSF sürecine bağlı olan ve antineoliberal politik hedefler güden sivil toplum hareketleri ve örgütlerinin göç konusunda görüş alışverişi yapabilecekleri bir alanın yaratılması,
- göç alan ülkelerde, göçün yol açtığı sonuçların analizi ve aktarımı,
- göçmenlerin uğradıkları ayırımcılıkların yeni şekillerinin gösterilmesi ve uluslararası hukuksal koruma normlarının geliştirilmesi,
- cezaî yurtdışı edilmelerin engellenmesi için hukuk normlarının uygulanmasının zorlanması ve uluslararası göçmen akımının kendi kendi düzenlenmesi için mekanizmaların geliştirilmesi.
Göçün politik boyutu
Göç sorunu giderek küresel bir boyur almakta ve alternatif sosyal hareketler ile solun ana konularından birisi haline gelmekte. Son 30 yıl içerisinde göçmenlerin sayısı dünya çapında 200 milyona ulaştı. Göç, özellikle gelişmekte olan ülkelerde giderek artan toplumsal ihtilaflara yol açmakta ve politik çözüm üretemeyen ülke yönetimleri göç sorunlarını sert tedbirlerle engellemeye çalışmaktalar. Bu nedenle toplantının, giderek daha fazla göçmen barındıran İspanya gibi bir ülkede yapılması tesadüf olmadı.
Göç sorununun artan önemi 4-7 Mayıs 2006 tarihleri arasında Atina’da düzenlenen Avrupa Sosyal Forumu’nda da belirgin olmuştu. Atina’da, AB’nin dışlama politikasına yönelik eleştiriler, yabancı haklarının kısıtlanması, yasallaştırma mücadelesi, mülteci haklarının savunulması ve göçmenler ile ailelerine hukuksal korunma haklarının verilmesini sağlayacak uluslararası bir konvansiyon talebi, neredeyse her tartışmada dile getirilmişti. ASF sonunda, göç konusundaki görüşlerin manifesto edilmesi için 7 Ekim 2006’da bir toplantı yapmayı karar altına aldı.
Bu karar DSF’nun Rivas Vaciamadrid’deki toplantısında geniş destek buldu ve göçmen haklarının savunulması için 18 Aralık 2006 günü dünya çapında eylem günü olarak ilan edildi.
Katılımcılar »Rivas Deklarasyonu« ile göç konulu özgün bir DSF düzenlemeye ve bu toplantının sonuçlarını uygulamaya sokmak için ortak mücadeleler geliştirmeye kendilerini yükümlü kıldılar. Ayrıca sürekli bir çalışma organı kuruldu ve »Göçmenlerin Dünya Şartı«nın geliştirilmesinden, 2007’de Nairobi’de bir araya gelecek göç konulu DSF’nun konsept ve programından ve de göçmen hakları için her yıl dünya çapında düzenlenecek bir eylem gününün örgütlenmesinde sorumlu kılındı.
Rivas Deklarasyonu’nda, göç sorununun neoliberal gelişmeyle sıkı sıkıya bağlantılı olduğunun altı çizildi. »Göç, dünya çapında egemen olan neoliberal toplum modeli çalışmalarının etkisi ile sıkı sıkıya bağlantılı bir politik, ekonomik, kültürel ve toplumsal gelişme sürecidir. Göç politikaları insan haklarının bir parçasıdır. Dünya vatandaşlığı, halkların birlikte yaşamalarının bir dayatmasıdır. Bu nedenle başka ülkelere göç eden tüm insanlar, köken ve vatandaşlıklarından bağımsız, seçme-seçilme hakkı gibi temel yurttaşlık haklarına sahip olmalıdırlar.«.
Rosa Lüksemburg Vakfı’nın proje partneri Brezilyalı Luiz Bassegio, »Grito dos Excluidos« ve katolik »Pastoral dos Migrantes« örgütleri adına, alternatif toplum modellerinin tartışılmasını talep etti. »DSF, İspanya ve tüm dünyadaki insanların dikkatini göç sorunlarına çekmeyi ve günümüz dünyasının değişim yollarını insanlara göstermeyi, zenginliğin daha adil dağılımının sağlanmasını ve göçmenler ile ailelerinin uğradıkları ayrımcılığa ve günümüzde çektikleri acılara ebediyen son vermeyi hedeflemektedir.«.
Gert Peuckert Rosa Lüksemburg Vakfı’nın Sao Paolo büro yöneticisidir.